Çocuğunuzun bir, iki ve çok arasındaki farkı bilmesini bekleyebiliriz. Bağırma, yüksek ses ile alçak sesin arasındaki farkı ayrıştırabilir. Büyük, küçük arasındaki farkı da artık daha iyi algılamaya ve isimlendirmeye başlayacaktır. Renkler, şekiller ve farklı büyüklüklerle oynamak için güzel zamandır. Her birini öğrenme aşamasındadır. Bu öğretileri ara ara yapmanızı öneririz. Bu tür öğretiler esnasında size bir önerimiz olacak. Çocuğunuza, örneğin renkleri öğretmek istiyorsanız öncelikle ona iki farklı rengi gösterin. Gösterdiğiniz iki obje arasındaki tek fark renk olsun. Böylece isimlendirmedeki farkın kaynağını çocuğunuz daha iyi anlayabilir. Örneğin farklı toplar seçin; ancak topların boyutları ve dokuları aynı olsun. Sadece renkleri değişsin. İlk aşamada her bir rengi göstererek siz isimlendirin. Sarıyı gösterin ve net bir şekilde “sarı” deyin. Daha sonra aynı şeyi diğer renk için yapın. Bu renkleri sizden duyması dil gelişimi için de faydalı olacaktır.
Çocuğunuzun renklerin isimlerini öğrendiğini düşünüyorsanız bu kez ikinci aşamaya geçin ve “Bana sarıyı verebilir misin?”, “Yeşili yere koyabilir misin?” gibi sorularla renkleri gerçekten tanıyıp tanımadığını test edin. Önce iki renkle başlayın; sonra renk sayısını üçe çıkarın. Daha sonra diğer renkleri deneyebilirsiniz. Bu dönemde özellikle kırmızı, mavi, sarı gibi ana renkleri, beyaz ve siyahı öğretebilir daha sonra da yeşil, turuncu ve pembeye geçebilirsiniz. Benzer çalışmaları daha sonra şekiller ya da büyüklüklerle yapabilirsiniz. Temel prensibiniz yine aynı olsun. Örneğin şekilleri öğretiyorsanız; tüm objeler başta aynı renkte ve büyüklükte olsun ki değişen tek şey objenin şekli olsun ve çocuğunuz söylediğiniz isimle neyi kastettiğinizi kolayca anlayabilsin. Çocuğunuzla kurduğunuz sözlü iletişim dil gelişimine katkı sağlayacaktır.
Yazan ve Derleyen:
Funda Güngör Akpınar, Montessori Eğitmeni, Association Montessori Internationale
Özel Mutlu Panda Montessori Anaokulu Kurucusu