Önemli Noktalar
- Otantik duygu denilen asıl duygular değil, raket duygu denilen ve gösterilmesi ebeveyn figürleriniz, toplum, kültür tarafından onaylanan duygular daha baskın olmaya meyillidir.
- Çocuklarınıza duygularınızı aynalamak öncelikle kendi duygularınızın farkındalığı ile mümkün oluyor.
- Bedenimiz hiç bir şeyi unutmuyor, o yüzden iyi yaşam zihin, beden ve ruh sağlığından oluşuyor.
Geçen gün bir yere gidiyorum birden öndeki arabanın önüne on yaşlarında bir çocuk fırladı. Neyse ki şöför frene asıldı ve acı bir fren sesiyle son anda araba durabildi. Babası çocuğun arkasından koştu ve ona öyle bir tokat patlattı ki sormayın. Çocuk tabii ki ağlamaya başladı. Gözlerim faltaşı gibi açılmış, kalp atışlarım hızlanmış, nefesimi tutmuş bir şekilde olayı seyrederken, zaten deli gibi korkan çocuğun, bir de üstüne tokat yediğini gördüğüme çok üzüldüm. Gelin beraber üzerine bir düşünelim. Sizce babanın asıl duygusu neydi bu olayda? O da aslında korktu, çok endişe etti ve muhtemelen çaresiz hissetti değil mi? Ama bizim toplumumuzda genelde erkekler korkuyu, üzüntüyü, çaresizlik duygusunu gösteremez, sadece öfke ve siniri gösterirler. Erkekler ağlamaz diye şarkımız bile var bizim.
Otantik Duygular
Otantik duygu denilen asıl duygular değil, raket duygu denilen ve gösterilmesi ebeveyn figürleriniz, toplum, kültür tarafından onaylanan duygular daha baskın olmaya meyillidir. Peki ya sizin çocukluğunuza dönecek olursak, nasıldı çocukluğunuz? Bu sorular üzerinde düşünmek kendi ebeveynlik deneyiminizi, çocuğunuza karşı duygularınızı, pek çok davranışı neden yaptığınızı da anlamanıza ve kriz zamanlarında daha çok anda kalarak farklı seçimler yapmanıza destek olabilir. Ayrıca sıkça önerdiğimiz gibi çocuklarınıza duygularınızı aynalamak öncelikle kendi duygularınızın farkındalığı ile mümkün oluyor. Üzerinde düşünmeye değer bulduğum bu yazıdaki tüm sorular, belki cevapları bugün çocuğunuza yemek yedirirken, yıkarken belki sabah uyandırırken ya da akşam uyuturken hissettiğiniz duyguları anlamanızı kolaylaştırabilir diye umuyorum.
Anne ve babalarınızı nasıl tarif edersiniz? Acaba canınız yandığında, anne babalarınızın yanına gittiğinizde size nasıl davrandılar? Uyandığınızda ya da uyumadan az önce nasıldılar? Size nasıl yemek yedirdiler, çabuk çabuk iş bitsin diye mi yedirdiler, tok olmamıza rağmen ağzınıza mı tıktılar? Keyifle yemenize izin verdiler mi? Abim anlatır mesela kulakları çınlasın, lokmanı bırakma arkandan ağlar, kovalar derlermiş bizimkiler. Kendisi 170 kilolara çıktı bir ara. Tok olsam da bırakamıyorum tabağımda diyordu. Hala ne kadar etkili değil mi? Tek bir şey, nasıl yemek yedirildiğiniz bile şu an hayatınızda etkisini gösteriyor olabilir. Bedenimiz hiç bir şeyi unutmuyor. O yüzden iyi yaşam zihin, beden ve ruh sağlığından oluşuyor. Yemek yemenize bakın; az mı çok mu, hızlı mı yavaş mı? Çocuğunuz yemek yerken neler hissediyorsunuz? Ona ne söylüyorsunuz? Peki ya duygularınız onlar ne alemde, duygularınızı fark edebiliyor ve isimlendirebiliyor musunuz?
Kidokit Editörü, Eğitimci, Ebeveyn Danışmanı & Koç