Çocuklarımız büyürken sizlere yol arkadaşlığı yapmayı çok önemsiyoruz. Ve biliyoruz ki bir çocuğun üçüncü ebeveyni de aslında anne babasının ilişkisidir. İstedik ki siz ebeveynlik rolünüzü bir taraftan dolu dolu yaşayıp çocuğunuzla ilişkinizi geliştirelim. Eşler arası ilişkinizi zenginleştirmek ve yaratıcılık katmanıza yardımcı olmak için de katkıda bulunalım. Bu yazımızla size destek olalım. Uzman Sanat Terapisti Bihter Yasemin Adalı’nın kaleminde tüm çiftler için gelsin bu yazımız. Keyifli okumalar dileriz.
İlişkinize yaratıcılık katın
Ne zaman bir şeylerin farklı olmasına ihtiyaç duysak, kendimizi bir yol ağzında buluruz. Yol, değişim arzusu ve yeniliğe direnç arasında çatallanır. Yeniliğe direnç; hata yapma, tuhaf karşılanma ve yargılanma korkusu gibi dehşet verici senaryolarla kurguludur. Yenilik arzusuysa tüm bilinmezlere rağmen bir şeylerin farklı, daha ahenkli olacağına sağlam inançlı ve umutludur. Değişim arzusuna yönelmek, yolun bilinmeyen yönünü ve muğlak tarafını cesaretle karşılamayı, yabancı duyumsayışların uyandırdığı heyecanla yatışarak zorluklara rağmen sürece tutunmayı gerektirir.
Eşler veya aile bireyleri birbirleri hakkında, “Beni delirtiyor”, “Bu huyu beni çıldırtıyor!” gibi cümleler kurduklarında, biliriz ki ilişkisel zeminde tekrar eden ve tekrar ettikçe doyumu
ve umudu körelten bir hal hakimdir. Yani “aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekleme” hali hakimdir. İkili, bir kısırdöngü içine hapsolmuştur. Peki, değişime ihtiyaç duyduğumuz bu durumlarda kimimizin sadece sanatçının atölyesinde veya bilim insanının laboratuvarında saklı tuttuğunu düşündüğü ama aslında yaşamın her odasında bulunan ve sağaltıcı etkisi olan yaratıcılık nasıl devreye girer?
Psikoterapist Chris Kingman evlilik terapisini, çiftlerin duygusal yaratıcılıklarını harekete geçirmesini gerektiren sanatsal bir sürece benzetiyor. Kingman’a göre duygusal yaratıcılığı yüksek olan kişiler güvensizlik, öfke, kıskançlık, sabırsızdırlar. Ve bunun gibi çeşitlenecek birçok olumsuz duyguyu ilişkinin sonraki evresinin inşası için hammadde olarak görürler. Duygusal yaratıcılığı yüksek olan kişileri diğerlerinden ayıran özellik, özgürlüklerine ve kendilerine iyi gelecek seçimi yapacaklarına olan inançlarıdır.
İki Yönerge İle Oyunlar
Sanat terapisi öncülerinden Harriet Wadeson, çiftlere baş başa veya bir terapistle yapacakları iki yönerge ile duygusal yaratıcılığı filizlendirecek oyunlar öneriyor. İki yönergede de iki kişi tek bir kâğıtta renkli kalemlerle çizim ve boyama yaparak alanı ortak kullanıyor. İlk yönerge adeta bir kovalamaca oyunu gibi. Biri ebe diğeri karalayarak kaçan rolünü alan çiftin, bir dakika boyunca biri kaçarak diğeri kovalayarak, kâğıtta izler bırakmasını içeriyor. Süre bitince, çift karalamayla oluşan şekilleri birlikte bir şeye benzeterek tamamlıyor. Kovalamaca oyunu, roller değiştirilerek yineleniyor. İkinci yönerge ise, bir çizime başlayıp yarım bırakmak üzerine şekilleniyor. Çiftler birbirlerinin yarım kalan resimlerini tamamlayarak ortak üretim sürecini sonlandırıyor.
Eğer fırsat yaratıp ikili ilişkinizde bu gibi sanatsal oyunlara yer verirseniz, göreceksiniz ki, kağıdı paylaşma deneyimlerinde heyecan, eğlence gibi duygular uyanıyor. Ama ilişkinin kısırdöngülerini çağrıştıran olumsuz duygular da gündeme gelir. İki kişi bir kağıdı paylaşmak, yakın ilişkideki iki insanın yaşamdaki ortaklaşa serüveninin bir aynası gibidir. Sanatsal zeminde aktif kalarak, hissettiğiniz duyguyu değişim için hammadde olarak kullanır. Hatta farklı çıkışlar yaparak duygusal yaratıcılığınızın gelişimine imkan sunarsınız.
Başka bir deyişle deneme cesareti göstermek yaratıcılığın ilk adımıdır. Üstelik hayatınızın geçtiği bildik yollardan ara yollara sapmak her zaman biraz kaygı ve neşe uyandırır. Ancak bütün bunlar heyecan verici, yaratıcı bir yolda olduğunuzun işaretleridir ve ilerlemek için ihtiyaç duyacağınız enerjinin kaynağıdır.
Uzman Sanat Terapisti B. Yasemin Adalı