Çocuk, rahimde tüm yaşamda ihtiyaç duyulandan çok daha fazla nöron üretir. Nöronlar aktivite ile desteklenmediği ya da sürekli olarak kullanılmadıklarında, doğum sonrası nöral budama gerçekleşir. Aktivitelerle desteklendiğinde ise miyelinleşme (kablolaşma) başlar. Yani bir kısmı yavaş yavaş yok olur. Dil beyni iki yaşına kadar kelime haznesi oluşturmak üzere kabloludur.
Miyelinleşme nedir?
100 milyar nöronun her biri, birkaç bin ila 100.000 arasında diğer nöronla bağlantı kurar. Doğumda her nöronun bu özel bağlantı noktaları ya da sinapslerden ortalama 2,500 kadar yaptığı öngörülmektedir; iki ya da üç yaşında bağlantı sayısı 15,000 sinapse ulaşır; sonra yeniden budama adı verilen süreçte sinapsleri kaybetmeye başlar. Bağlantılar sadece kullanılmaları halinde canlı kalacaktır, aksi takdirde kaybolabilirler. Çocuklarımızın yaptığı her hareket, yeni dokundukları her farklı doku, aldıkları bir koku vb. duyuları vasıtasıyla deneyimledikleri her tecrübe bu tarz bağlantıların kurulmasını ya da pekiştirilmesini sağlar. Bu bağlantıların sağlamlaşması ve süreklilik kazanması ise tekrarlama yoluyla olmaktadır. İşte yapılan tekrarlar sonucu bu bağlantılar çevresindeki kablolaşma süreciyle bağlantıların sağlam ve korumalı hale gelmesi miyelinleşme sürecini ifade eder.
Şayet nöronları elektrik kaynakları, aralarındaki bağlantıları elektrik telleri ile farklı kaynakların birbirine bağlanarak bir şebeke oluşturması şeklinde düşünürsek, miyelinleşme bu tellerin birbirine zarar vermemesi ve uzun ömürlü olmaları için kabloların çevresini saran kablolaşma işlemine denilir. Böylece elektrik çarpmaları olmayacak, bağlantılar güvenli bir şekilde kullanılacaktır. Bu sürecin verimli geçebilmesi için çocuklarımızın bir konuda kendilerini geliştirip uzmanlaşma ihtiyacı duyduklarında istedikleri kadar tekrar yapabilmeleri büyük önem arz eder. Bu yüzdendir ki Montessori sınıf ortamlarında her çocuğun bireysel çalışması ön plandadır ve her çocuk kendi hazır bulunuşluğu ve öğrenme kapasitesine göre ilgi duyduğu materyallerle istediği kadar tekrar yapıp çalışma özgürlüğüne sahiptir.
Transmitterler
Her hücre, kimyasal transmitterler yoluyla elektrik akımları yayarak çalışır. Ve bu transmitterler hücre tarafından bu sürecin yürütülmesi için üretilip kullanılırlar. Bu, beynimizi vücudunuzun geri kalanına bağlayan karmaşık bir otoyol sistemi ya da yukarıda bahsettiğimiz gibi bir elektrik şebekesi gibi çalışır. Ayrıca beynin her bir kısmı bir çeşit uzmanlığa sahiptir. Tüm fonksiyonlar aslında birbirleriyle alakalıdır ve bir bölgede olan herhangi bir aksaklık diğer tümünü etkiler. Kısımlar bir görevin yerine getirilmesi gerektiğinde daima iletişim kurdukları için her görev mümkündür. (En üst düzeyde işbirliği vardır!)
Beyindeki milyarlarca ara bağlantı ve bunların aralarından geçen elektrik bir bilgisayarı andırır. Fakat bundan çok daha fazlası vardır, bilgisayar beynin görevlerini gerçekleştiremez.
Beynin çalışması, çevreden sürekli olarak gelen bilgilerin paylaşılması kanalıyla gerçekleşir. Çocuklarımız her şeyi özümserler. Beyin, sadece küçük bir kısmını kullanarak, sanat, müzik, bilim, kültür gibi insan medeniyetinin yapmış olduğu her şeyi üretmek için çalışmaktadır.
Bir yetişkin olarak bizlerin görevi, çocuklarımızın hayatlarının başlangıçlarından itibaren mümkün olan en iyi hazırlanmış ortamı sunmaktır. Çocuk eğer daha duyumsal, bilişsel aktiviteler, uyarılarla tanışırsa, çok daha fazla beyin hücresi göreve çağrılacaktır. Böylece muazzam insan potansiyeli çok daha iyi bir şekilde gelişecektir. Çalışan zihin yaşamın ilk yılında iyi nitelik ve miktarda bilgi almak zorundadır. Dr. Maria Montessori, 2 yaşında bir çocuğun bile tam bir insan olduğunu ileri sürmektedir. Beynin çalışmasına dair detaylı bilgi edinmek için “Beynin çalışması” ve “Beynin çalışması ile ilgili bilinmesi gereken 5 şey” başlıklı yazılarımızı okumanızı öneririz.
Yazan ve Derleyenler:
Dr. Gülay Kara, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Muayenehane Hekimi