Önemli Noktalar
- Bebeğiniz ya da çocuğunuz sizi bırakmak istemediği zamanlarda bazen sessizce, çaktırmadan ortadan kaybolmak iyi bir çözüm değildir.
- Her zaman yüzünüzde bir gülücükle kısa bir veda ederek ayrılın.
- Ayrılma zamanından önce ona mutlaka bire bir zaman ayırın.
- Vedalaşırken ne zaman döneceğinizi onunla paylaşın ve bunu onun zaman birimlerini kullanarak yapın.
Özellikle 7. Aydan itibaren artabilen ayrılık kaygısına ilişkin daha önce de yazılarımız olmuştu. Bu yazımızda özellikle bu kaygıyı azaltmaya yönelik bazı önerilerde bulunmak istiyoruz:
1- Bebeğiniz ya da çocuğunuz sizi bırakmak istemediği zamanlarda bazen sessizce, çaktırmadan ortadan kaybolmak iyi bir çözüm gibi gelebilir.
Ancak, bu yöntem sizi kısa dönemde stresli anı yaşamaktan kurtarsa da çocuğunuzun ayrılık kaygısını kesinlikle gideremez. Aksine daha da artmasına ve sonraki ayrılıkların daha da zor yaşanmasına neden olur. O yüzden ayrılırken mutlaka veda edin ve ne zaman geri döneceğinizi de söylemeyi unutmayın.
2- Her zaman yüzünüzde bir gülücükle kısa bir veda ederek ayrılın.
Ayrılma seremonisini uzatmak, onun ağlamalarının sizde yarattığı endişeyi, üzüntüyü hissettirmek çocuğunuzun kaygısının artmasına neden olur.
3- Ayrılık anını yaşarken çocuğunuz duygu yoğunluğu ve artan kaygı nedeniyle yapacağınız hiç bir açıklamayı, onu rahatlatmak için söyleyeceğiniz hiçbir sözü duyamaz. Ayrılma zamanından önce ona mutlaka bire bir zaman ayırın.
Bu zamanı ona bir kitap okuyarak, istediği bir oyunu oynayarak veya onunla sohbet ederek geçirebilirsiniz. Bu esnada bir süre sonra gitmek zorunda olduğunuzu, çok geçmeden döneceğinizi söyleyerek ayrılık anına hazırlayabilirsiniz.
4- Vedalaşırken ne zaman döneceğinizi onunla paylaşın ve bunu onun zaman birimlerini kullanarak yapın.
“Sen öğle uykusundan uyandığında ben gelmiş olacağım” veya “Sen akşam sütünü içerken geleceğim” dediğinizde çocuğunuz için geri geleceğiniz fikri daha kabul edilebilir hale gelir. Ayrılıkları olabildiğince aynı saatinde yaşamak çocuk için durumun öngörülebilir olmasını ve düzenin parçası kabul eder.
Bu yöntemleri kararlı bir şekilde uyguladığınızda çocuğunuzla yaşadığınız dramatik ayrılık sahnelerinin zamanla azaldığını göreceksiniz. Ayrıca bir süre sonra da tamamen ortadan kalktığını göreceksiniz.
Çocuğunuzu kendi evinde bir aile büyüğü veya bakıcıyla bırakmak veya daha önce sizinle defalarca gittiği büyükannesinin evine bırakmakla onun için çok yeni olan bir anaokuluna başlarken bırakmak arasında fark olduğunu vurgulamakta yarar var. Okula yeni başlayan çocuk sadece ayrılık kaygısı yaşamaz. Aynı zamanda yabancı mekanda tanımadığı yetişkinler ve daha önce beraber olmadığı kadar çok sayıda yaşıtıyla karşılaşır. Ona bu yeniliklere alışması için zaman tanımak ve bu esnada kendini güvende hissetmesini sağlamak üzere bir süre görüş alanında olmak bu süreci yönetmeyi kolaylaştırır. Çocuğunuz öğretmenleriyle, arkadaşlarıyla yeni ortamda güven ilişkisi kurmaya başladığında bu ayrılıklar daha kolay hale gelecektir.
Erken çocukluk dönemindeki çocuğun yaşadığı “ayrılık kaygısı”nı tamamen ortadan kaldırmak tabii ki mümkün olmayabilir. Ancak doğru yaklaşımınızla, kararlı ve olumlu tutumunuzla çocuğunuzun bu kaygıyla başa çıkmasını destekleyebilirsiniz.
Yazan ve Derleyenler: Funda Güngör Akpınar, Montessori Eğitmeni, Association Montessori Internationale
Özel Mutlu Panda Montessori Anaokulu Kurucusu
Sibel Bilge, NAMC Montessori Eğitmeni
Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Yüksek Lisans Programı