11. HAFTA SİZDE OLUŞAN DEĞİŞİKLİKLER
Artık gebelikte 11. hafta dönemine girdiniz.
Bel ağrısı şikayetleri yaşıyor musunuz?
Gebelikte bel ağrısının en önemli nedenlerinden biri belinizi yanlış kullanmanızdır.
Büyüyen rahiminizle birlikte ağırlık merkeziniz öne doğru yer değiştirir. Siz gerekli tedbirleri almazsanız bu “yer değiştirme” ağrıya neden olur.
Hamilelik döneminde bel ağrıları genelde ikinci trimester sonuna doğru ortaya çıksada siz önleminizi şimdiden almalısınız.
İşte size birkaç öneri:
- Otururken, belinizin arkasıyla koltuğunuz arasında hiçbir boşluk kalmamalıdır. Hatta işyerinizde, evinizde, arabanızda oturduğunuz heryerde bu kural geçerlidir. Koltuğunuz uygun değilse sürekli yanınızda bulundurduğunuz sert bir yastığı belinizle koltuğunuz arasına koyarak boşluğu doldurmalısınız.
- Bir şey almak için eğilirken bu işlemi belinizi bükerek değil, bacaklarınızı dizlerinizden bükerek yapmalısınız.
- Yatağınız ortopedik özellikler taşımıyorsa (ortopedik yatak, sert olan bir yataktır, yattığınızda içine gömülmezsiniz) yatağınızı değiştirin.
- “Karnınız çıktıkça” bu belirginleşmeye direnmeyin. Karnınızı içeriye çekerek gizlemeye çalışmak yerine bırakın dışarı çıksın ve büyüyen karnınızdan gurur duyun.
Bu haftadan itibaren saçlarınızın ve tırnaklarınızın çok daha hızlı uzadığını fark ederseniz şaşırmayın. Bu, hormonlarınızın yarattığı değişikliklerden diğer bir tanesidir. Bu haftalardan itibaren anne adayları haftada ortalama 450 gram alırlar. Ancak sizin beden yapınıza, kalıtsal etkenlere bağlı olarak bu kilo alımı önemli derecede farklılıklar gösterir. Besleyiciliği düşük, kalorisi yüksek gıdalardan gebelik boyunca uzak durduğunuzda aldığınızı düşündüğünüz kiloların yağ dokusu olmaz. Bazı anne adaylarının bedenlerinin daha fazla su tutma eğiliminde olduğunu unutmayın.
Plasenta ve göbek kordonu
Rahim içinde bebeğinizin beslenmesinden sorumlu olan plasenta (halk arasında bebeğin “eşi” denir.) bebek ile sizin aranızdaki bir “gümrük” gibi çalışır.
Bu “gümrükten” sizin kanınızla gelen maddeler arasından oksijen ve besin maddeleri içeri alınır. Ayrıca zararlı olacak maddelerin önemli bir kısmı “kapıdan geri döner”.
Bebeğinizin vücudunda oluşan artık maddelerin çoğu karbondiyoksit, bu gümrükten karşı tarafa verilerek annenin vücudunca atılır.
Normalde insan vücudu kendisine yerleştirilen yabancı dokuları reddetmesine rağmen size yalnızca “yarı yarıya” benzeyen bu canlıyı reddetmeden severek büyütür.
Bu durum hala tümüyle açıklanamamış olmakla birlikte anne kanıyla bebeğin kanının plasenta seviyesinde birbirine hemen hemen hiç temas etmediği saptandığında kısmen anlaşılmıştır.
Plasenta oval bir disk şeklindedir. Ve bu haftada yalnızca 20 gram ağırlığında iken, ağırlığı 20. haftada yaklaşık 170 grama, miyadında ise 500-600 grama ulaşır. Miyadında plasenta 15-20 santimetre çapında ve 2-5 santimetre kalınlığındadır.
Plasenta ile bebek arasındaki bağlantıyı sağlayan göbek kordonu üç adet damar içerir. Bu damarlardan daha kalın olan toplardamarın etrafına iki adet atardamar bir helezon şeklinde sarılmıştır. Toplardamar plasentadan gelen kanı bebeğin vücuduna taşırken, atardamarlar bebekte oluşan artık maddeleri plasentayla anneye gönderir.
Damarların etrafı bir elektrik kablosunda olduğu gibi sağlam bir kılıfla sarılmıştır. Yapısı jel kıvamındadır ve bu nedenle Wharton jeli adı verilmiştir. Bu tabaka bebeğin kordonunu dışarıdan basıya karşı oldukça etkili bir şekilde korur. Bebeğiniz zaman zaman göbek kordonuyla oynasa da içinden geçen kan akımı azalmaz.
Doğumda yaklaşık 55 santimetre uzunluğunda olan göbek kordonu kesildikten sonra bebeğin plasentaya olan bağımlılığı biter. Ve ilk ağlamayla akciğerleri havayla dolar. Kordonun kalan kısmı ve kendiliğinden ayrılmasını takiben plasenta artık işe yaramaz hale gelir. Doğumda (alınmışsa) kök hücreler, kordon kanının kalan kısmıyla plasentanın içindeki kalan kanın toplanmasıyla elde edilir.
11. HAFTA BEBEĞİNİZDE OLUŞAN DEĞİŞİKLİKLER
Bu haftanın sonunda bebeğinizin organ gelişimi büyük ölçüde tamamlanıyor.
Bebeğinizin en hızlı geliştiği hafta bu haftadır.
Resimde gördüğünüz gibi bebeğinizin baş-vücut oranı arasındaki değişim, oranın bu haftada “normale” oldukça yaklaşmasını sağlıyor.
Bebeğinizin koku, tat alma ve dokunma duyusunun önümüzdeki haftadan itibaren oluşmaya başladığını ve dış kulak yolu ve kulak zarının da bu hafta oluştuğunu bildiğinizde onun artık dış dünyayla temas kurmaya başladığı sonucunu da rahatlıkla söylenir.
İşitme duyusunun tamamlanması 24. haftaya kadar bekleyecek olsa da bebeğiniz rahim içini ve kendi bedenini dokunarak tanımaya başlamıştır çoktan. Buna tat alma duyusu eklendiğinde, algıların bebeğinizin beyninde depolanmaya başlamasıyla beyin ilk öğrenme faaliyetlerine başlayacaktır. Yani hafıza çoktan kaydetmeye başlamıştır bile…
Bebekler annelerinin hamilelik döneminde daha çok ilgi duydukları gıdalara doğduktan sonra daha çok rağbet etmektedirler… Bu durum, annelerin tercih ettikleri gıdaların amniyos sıvısının da tadını ve kokusunu belirlemesi ve bebeğin henüz rahim içindeyken bu tat ve kokuları algılamasıyla açıklanır. Hamilelik döneminde sigara, alkol gibi maddeleri hiç tüketmemeli, kahve gibi içecekleri fazla içmemeliyiz. Yararlı besinleri dengeli bir şekilde almanın önemi burada birkez daha vurgulanmış oluyor.
El-ayak parmakları arasındaki perdeler bu haftalarda ortadan kalkıyor ve artık bebeğiniz ellerini açıp kapatıyor.
Sizin ileriki haftalarda hissedeceğiniz tekmelemeler de bu haftalarda sıklaşıyor.
Bazı anne adayları bebeklerin kıpırtılarını bu haftalarda hissettiklerini söylerler. Ancak bebeğinizin kasları henüz hareketlerini hissettirecek kadar güçlü değildir.
11-14 testi (İkili Test) hakkında bilginiz var mı?
Adından da anlaşılacağı gibi 11-14. haftalar arasında (gelecek haftanın başı ve takip eden 3 hafta içinde) yapılan bu incelemede bebeğinizin ultrasonda ense pilisi kalınlığı (bebeğin ensesinde oluşan boşluk) ölçülür ve beraberinde kanda ölçülen bazı maddeler bilgisayara girilerek Down sendromu olasılığı belirlenir.
Down sendromu riskini belirleme açısından hassasiyeti üçlü teste göre daha yüksektir. Bu inceleme hakkında bilgi sahibi olmak için videomuzu tavsiye ederiz.
Demir (Kan yapımında kullanılan madde)
Demir, kan yapımında kullanılan son derece önemli bir maddedir ve ülkemizde anne adaylarının önemli bir kısmı gebeliğe demir eksikliği anemisiyle başlarlar. Demirin günlük ihtiyacı gebelikte 30-60 miligram arasındadır ve bu miktarın tümünü besinlerle elde etmek zordur. Bir örnek verecek olursak, 60 miligram demiri almak için anne adayının günde 1 kilo kırmızı et alması gerekir ki, bu çok uygun bir yol değildir. Bu nedenle özellikle demir eksikliği olan anne adaylarına genellikle 10.-12. haftadan itibaren (bazen daha erken de başlanır) demir takviyesi verilir. Bu takviye multivitamin kombinasyonları şeklinde olacağı gibi tek başına demir tabletleri şeklinde de olur.
Demir içeren ilaçlar alınırken dikkat edilmesi gereken en önemli husus demirin etkili bir şekilde kana geçmesi için yemeklerden iki saat sonra alınması gerektiğidir. Demir, asit bir ortamda en iyi şekilde emildiğinden bir bardak portakal suyuyla alınması uygundur. Aşırı çay tüketimi demir emilimini engellediğinden yemeklerden sonra çay içilmesi gıdalarla alınan demiri “öldürmektedir”.
Demir takviyenize ek olarak tavuk, kırmızı et, yumurta sarısı, ıspanak ve lahana gibi besinlerin de yüksek demir içeriğine sahip olduğunu bilmenizde ve bunları da tüketmenizde fayda vardır.
Demir içeren ilaçlar kabızlık, dışkı rengini siyaha boyama, mide ağrısı gibi yan etkiler yapar. Ancak mide ağrısı yapmasın diye demir ilacınızı sütle birlikte alırsanız, sütün alkalen ortam yaratmasıyla aldığınız demirin emilmeden aynen dışkıyla atılacağından emin olursunuz…Midenizde sorun oluşmaması için demir ilacınızı aldıktan sonra 1 saat boyunca uzanmamanız etkili bir önlemdir.
Hamilelik dönemi, doğum ve doğum sonrası ile ilgili ayrıntılı bilgiler içeren bu bölümümüz Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Kağan Kocatepe tarafından hazırlanmaktadır.