22. HAFTA SİZDE OLUŞAN DEĞİŞİKLİKLER
Artık gebelikte 22. hafta dönemine girdiniz. Rahiminizi artık göbeğinizin iki parmak üstünde rahatlıkla hissedersiniz. Gebelikte vücudunuzun ağırlık merkezi sürekli olarak değişir. Bu nedenle bel kemikleri için de buna uyum sağlamak biraz zordur. Kamburunuzu çıkarmadan karnınızı rahatça taşıyacağınız en iyi duruş pozisyonunu belirlemelisiniz.
Çatınızı oluşturan kemikler bu haftadan itibaren artık doğuma hazırlık çalışmalarına hız verirler. Ancak bu hazırlık çalışmaları eğer belinize “iyi davranmazsanız” size ağrı olarak geri döner.
Bel ağrısı çekiyorsanız daha önce 11. haftada bahsedilen önlemlere ek olarak almanız gereken önlemler şunlardır:
- Alçak topuklu ayakkabılar tercih edin. Yüksek topuklu ayakkabılar gibi hiç topuğu olmayan düz ayakkabılar da belinizin zorlanmasına neden olmaktadır.
- Günlük yürüyüşler yapmayı ihmal etmeyin.
- Oturduğunuzda dizlerinizin kalça seviyenizden yüksek olması için bir tabure kullanın.
Renkli Doppler İncelemesi
Bebeğinizi besleyen yapı olan plasenta sizin rahiminizden sağlı sollu giden iki adet atardamarla beslenir.
Uterin arter (rahim atardamarı) adı verilen bu yapılar siz henüz gebe olmadığınız dönemde rahiminize tüm vücudun kanının oldukça az bir kısmını taşır. Ama bu az miktarda kan rahimin gebelik öncesi dönemdeki işlevlerini sürdürmesi için yeterlidir.
Rahim, gebelik olmadığı dönemlerde atıl bir organdır ve kan akımı azdır. Gebelik başladıktan sonra bu damarlara giden kan akımı belirgin olarak artar.
Vücudumuzdaki tüm atardamarlar kan götürdükleri bölgenin ihtiyacına göre içlerindeki akım miktarını otomatik değiştirme özelliğine sahiptirler. Gebelik başlamadan önce rahime oldukça az kan götüren bu rahim atardamarları gebelikle birlikte aldıkları sinyal sonucunda rahime götürdükleri kan miktarı artar. Bebeğinizi besleyen plasenta büyüdükçe rahim atardamarlarının taşıdığı kan miktarı sürekli artar. Bu artış, bu damarların iç çeperlerinde meydana gelen değişimlerle olur. Bu değişimler damar içi direncin sürekli düşmesine, damarlardan rahime, plasentaya daha çok kan pompalanmasıyla sonuçlanır. Yani rahim damarlarınız gebelik boyunca direnci yüksek durumdan direnci düşük (“çok kan taşıyan”) konuma geçer. Bu geçiş süreci yaklaşık 24. haftaya kadar devam eder.
Renkli Doppler teknolojisi:
Renkli Doppler teknolojisi damar içindeki değişiklikleri rakamsal, görsel, işitsel olarak incelememizi sağlayan mükemmel bir teknolojidir. Gelişmiş ultrasonografi cihazlarına entegre olmuş bu sistemle 20-24. gebelik haftaları arasında bu değişiklikler gösterir. Bazı doktorlar bu incelemenin yalnızca yüksek riskli gebeliklerde uygulamak gerektiğini düşünürlerken diğer bazıları her anne adayında yapmak gerektiğini savunur. Hangi görüşün daha doğru olduğu netlik kazanmadığından bu konuda doktorunuzun önerilerine mutlaka uyun.
Renkli Doppler incelemesinde rahim damarlarınızın “olgunlaştığı” yani direnci düşük damarlar haline geldiği saptandığında bu, sizin gebeliğin ilerleyen haftalarında preeklampsi (gebeliğe özgü, tansiyon yüksekliği ve idrarda protein kaybı ile seyreden tıbbi durum.) ve rahim içi gelişme geriliği ortaya çıkma olasılığınız düşer.
Bu incelemede sorunlu bulgular saptandığında (direncin yüksek olduğunu gösteren bulgular) ise durum biraz daha karmaşık olur: Sorun tek atardamarda saptandığında genellikle preeklampsi ve rahim içi gelişme geriliği riski çok hafifçe artarken, sorunun her iki atardamarda saptanması durumunda gebelik, yukarıda adı geçen bu iki sorunun ortaya çıkması açısından daha dikkatli takip ederler.
Bu resimde normal, yani direnci düşük bir Doppler ultrason görüntüsü,
burada ise notch (“çentik”) içeren, yani direnci yüksek, anormal bir Doppler ultrason görüntüsü izlenmektedir.
Renkli Doppler incelemesi ülkemizde çok yaygın olan bir inceleme değildir ve mutlaka bu konuda iyi eğitim görmüş uzman doktorlar tarafından uygulanmalıdır.
22. HAFTA BEBEĞİNİZDE OLUŞAN DEĞİŞİKLİKLER
Bebeğiniz yaklaşık 500 gram oldu ve sanki gerçek bir insanın ufak bir modeli. :-)) . Artık göz kapakları da var ancak bunları çok daha ileri haftalarda kullanacak.
Kaş tüyleri ortaya çıkmış olsa da henüz oldukça incedir:
Bebeğinizin doğduğunda kaşlarının belli belirsiz olduğunu farkedersiniz. Çoğu bebek böyledir.
Kaşlar genellikle doğum sonrası yaşamın 6. ayından itibaren belirginleşmeye başlar.
Ultrasonografide doktorunuz size bebeğinizin göz merceklerini çoğu durumda gösterir. Resimde ultrasonografide bebeğin lenslerinden (merceklerinden) biri net görünür.
Resimlerde (sağdaki resim omurgaların 3D ultrason görüntüsü, © Dr. Kağan Kocatepe) bebeğin omurgaları net ve adeta teker teker sayacak kadar belirgin bir şekilde görünüyor.
Bebeğiniz erkekse testisleri ilk gelişim yerleri olan karın içi bölgeden skrotuma inmeye başladı
(skrotum testisleri barındıran torbamsı dış genital organdır).
Bu süreç 32. haftanın sonuna doğru, bazen de daha geç, tamamlanmış olacak.
Hatta bazı bebeklerde bu sürecin tamamlanması doğum sonrasında da söz konusudur.
Yenidoğan muayenesinde doktorlar testislerin torba içine inip inmediğini mutlaka kontrol ederler.
Resimde 35 haftalık erkek bebekte testislerin torba içinde olduğu net gözlemleniyor.
Bu haftanın sonunda bebeğinizin boyu 29 cm. ve ağırlığı yaklaşık 470 gram!
BESLENME ÖNERİSİ
Her coğrafi bölgenin kendine özgü bir iklimi ve buna uygun yetişen bir bitki örtüsü ve sebze ve meyveleri vardır. Yine aynı coğrafi bölge içinde bitki örtüsü ve yetişen sebze ve meyveler mevsimlere göre de farklılık gösterir. Bu farklılıklar o coğrafi bölgede yaşayan canlı türlerininin özelliklerini de etkiler.
Dünya üzerinde farklı konumlarda yaşayan insanlara doğanın sunduğu bitkisel ve hayvansal ürünler bu nedenle birbirinden oldukça farklıdır. Bunun bir anlamı var mı? Elbette var: Doğa dünyanın farklı bölgelerinin ihtiyacına ve yine mevsimsel farklılıklarına göre biz insanlara farklı, bölgenin ihtiyaçlarını karşılayan ürünler sunuyor. Sıcak iklimi olan ülkemizde yazın daha çok sıvı içeriği bol meyveler yerken, kışın ihtiyacımız olan C vitaminini daha fazla içeren gıdalarla karşılaşıyoruz. Ülkemizde çok sıcak yerlerde yaşayanlar bilirler: Burada acı baharatlar çok tüketirler ve buralarda gerçekten de insanın canı daha çok acılı şeyler çeker. Acılı gıdalar aldıkça insan serinlemektedir!
Dahası bu tür bir beslenme, bu bölgelerde sık görülen bağırsak enfeksiyonlarını önlemede de etkili olmaktadır.
Hindistan’da insanların %50’si inançları ve alışkanlıkları nedeniyle çok az et tüketmektedir. Bunun yanında bu bölgede protein içeriği zengin bitkisel ürünler bolca mevcuttur.
Sonuç;
Yukarıdakilerden çıkan sonuç, her coğrafyanın beslenmesinin o bölge insanı için en sağlıklı olacağı şeklinde olur. Bu çıkarım tam olarak ispatlanmış olmasa da bulgular bu yöndedir.
Acaba başka bir coğrafi bölgeye ait beslenme tarzını kendi yaşadığımız koşullara adapte etmek ne kadar doğru? Japonların yoğurttan “iğrendiklerini” biliyor musunuz? Bizim onların “sushi”sini kendi alışkanlıklarımız doğrultusunda değiştirerek hazırlamadan yememiz pek mümkün görünmüyor.
Özellikle gebelik döneminde ülkemizin bizlere sunduğu zenginlikleri (bol ve taze sebze, meyve, süt ve süt ürünleri, omega-3 kaynağı olan balık, kalsiyum metabolizması açısından vazgeçilmez olan süt, süt ürünleri ve güneş ışığını) bolca tüketelim. Bebeklerimize olan sorumluluklarımızın bir kısmını iyi beslenerek ve doğduktan sonra onları iyi besleyerek yerine getiririz.
Hamilelik dönemi, doğum ve doğum sonrası ile ilgili ayrıntılı bilgiler içeren bu bölümümüz Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Kağan Kocatepe tarafından hazırlanmaktadır.