Öncelikle artık gebelikte 34. hafta dönemine girdiniz.
Dikkat: Braxton-Hicks kasılmaları (hazırlayıcı kasılmalar) bu haftadan itibaren biraz sıklaşır.
Bu kasılmalar gerçek doğum sancılarının aksine kısa sürerler. Bununla birlikte düzensizdirler ve genellikle sizde büyük bir rahatsızlığa neden olmazlar. Hatta rahim kasları bu şekilde antrenman yapmaktadır. Ve bebeğiniz miyadına geldiğinde 10 dakikada üç kez gelen ve yaklaşık 50 saniye süren gerçek doğum kasılmalarına dönüşmektedirler.
Anne-baba adaylarının önemli kısmı bu haftalarından itibaren gebelikte cinsel ilişkiyle ilgili kaygılar duyarlar.
Ancak özel durumlar hariç, cinsel ilişkiyi gebeliğin bazı dönemlerinde kısıtlamak için geçerli neden olmadığını bilmelisiniz.
Orgazm olma esnasında rahminizde kısa süreli kasılmalar ortaya çıkabilir. Fakat bu kasılmaların bebeğinize zarar verdiğine dair kanıt yoktur.
İlk olarak cinsel ilişki için en rahat pozisyonu kendiniz belirlemelisiniz. Önceden alışkın olduğunuz cinsel ilişki pozisyonunu karnınızın üzerine baskı olmayacak şekilde ayarlamalısınız. Eğer kendinizi vajinal ilişkide rahat hissetmiyorsanız karşılıklı uyarma , oral seks gibi alternatif yöntemlerle devam edebilirsiniz. Bu haftalarda fiziksel ve psikolojik durumunuz nedeniyle cinsel arzunuz azalmış hatta yok olmuş olabilir. Kendinizi zorlamayın, eşiniz bunu mutlaka anlayışla karşılayacaktır.
DOĞRUSUNU ÖĞRENELİM
Epidural bir doğum şekli değil, bir anestezi şeklidir.
Epiduralli normal doğum, doğumda ortaya çıkan rahim kasılmalarının ağrılı olması durumunda yapılır. Belinizden ince bir iğne yerleştirilerek omurilik zarının etrafına verilen anestezi ilacıyla ağrınızı hafifletme yöntemidir. Bebeğiniz vajinal yoldan dünyaya gelir. Normal doğumda epidural dışında damardan veya kalçadan, ender durumlarda rahim ağzından ilaçlarla ağrının hafifletilmesi söz konusudur.
Epiduralli sezaryen ise yine aynı yöntemin biraz daha farklı dozlarda anestezi ilacı verilmesiyle olur. Siz uyanıkken bebeğinizin karnınıza yapılan bir kesiden sezaryan ile doğurtulması işlemidir. Sezaryan, epidural dışında spinal anestezi, kombine epidural anestezi ve genel anestezi kullanılarak da olur.
Spinal anestezide anestezi ilacı direkt omurilik sıvısı içine, kombine epiduralde hem omurilik zarı etrafına, hem de omurilik sıvısı içine verilir. Omurilik sıvısı içine anestezi ilacı verildiğinde istemli çalışan kaslar da geçici olarak uyuşur. İstemli kaslarınız çalışmadığında ıkınmanız da mümkün olamayacağından spinal ve kombine anestezi normal doğumda tercih edilmez.
Genel anestezi bilincinizin ve ağrı duyunuzun geçici olarak tümüyle ortadan kalktığı bir anestezi şeklidir. Bu anestezi şekli solunum yolunuza yerleştirilen plastik bir borudan size solutulan anestezi ilaçlarıyla gerçekleştirilir. Sadece sezaryan ile doğumda kullanıldığı gibi bazı doktorlar normal doğumda bebeğin başının doğması esnasında kısa süreli genel anestezi uygulamasını tercih ederler.
Yanda bebeğinizin ultrasonda hemen göğüs kafesinin altından alınmış bir kesitini görüyorsunuz. Karın çevresinin (AC=abdominal circumference) de ölçüldüğü bu kesitte karaciğer ve içindeki damar yapıları gözleniyor. Bu haftadan itibaren bebeğinizin solunum hareketleri giderek artan sıklıkta bu kesitte gözlenir.
Bebeğiniz tarafından bu solunum hareketleri dış dünyadaki gerçek solunuma hazırlık olarak sıklıkla uygulanır.
Bu hareketlerin varlığı bebeğinizin sağlıklı olduğunu gösteren en önemli bulgulardan biridir. Doktorunuzdan size bu hareketleri göstermesini talep edin. Zira bebeğinizin marifetlerine bu hareketleri görerek daha yakından tanık olursunuz. :-)) Bu haftadan itibaren bebeğiniz günde 20-30 gram arası alacak.
Bu haftanın sonunda bebeğinizin boyu yaklaşık 43 cm. ve ağırlığı 2200 (1680-2930) gram!
HAFTANIN ÖNERİSİ
Özellikle kalabalık şehirlerde yaşayan annelerin en büyük endişelerinden biri hastaneye yetişemeden doğum yapmaktır.
Bu, ilk gebeliğini yaşayan anne adayları için teorik olarak söz konusudur. Bununla birlikte pratikte ender rastlanan bir durumdur. Gerçek doğum kasılmaları başlamasıyla birlikte rahim ağzı açılmaya başlar. Lakin “tam açık” yani yaklaşık 10 santimetre olana kadar 6-10 saatlik bir süre geçer. Daha sonra başlayan ıkınma evresi ise 0.5-2 saat arası sürer. Doğum yapacağınız hastaneye bu kadar uzak bir mesafede oturmuyorsanız doğum kasılmalarınız başladığında doktorunuzu haberdar edin. Bununla birlikle sakin bir şekilde hazırlıklarınızı yapın ve hastaneye kendinizi trafikte tehlikeye atmayacak şekilde ulaşın.
Eğer kasılmalarınız başlamasına rağmen hastaneye uzun süre gitmezseniz ve özellikle de daha önce çok sayıda doğum yapmış olmanıza rağmen evde oyalanırsanız arabada veya takside doğum yapmanız elbette mümkündür. Ancak doğum doğal bir süreçtir, doğadaki canlılar doğum başlayınca uzak bir köşeye çekilerek doğum yaparlar. Yani doğa onları doğum yapacakları konusunda uyarır. Biz insanoğlunu da doğa bu alarm sisteminden mahrum etmez.
Doğum kasılmalarınızdan önce sularınız gelmiş olsa dahi çoğu durumda “apar topar” hastaneye gitmeniz gerekmez. Dakikalar içinde hastaneye ulaşılması gereken durumlar çok ender görülürler.
Gecenin bir saatinde ve 35+6’da doğmaya karar veren bebeğin ve bu bebeğin anne babasının öyküsü:
Bu yazı bir doğum öyküsü olacaktı, bir türlü yazılamadı. Batuhan’ın yaklaşmakta olan birinci doğum gününe (5/2/03) bile yetişemedi…
Yazının diğerlerinden bir farkı var: İçimizden Biri bölümünde bugüne kadar hep anneler öykülerini yazdı. Bu yazı bir baba tarafından yazılmış olmasıyla bir ilki oluşturuyor. Umarım arkası gelir…
Batuhan Kocatepe (BK)
BK, annesi Tülin, babası Kağan olan bir şahıstır. Planlananın aksine yaklaşık 2 sene önce oldukça “erken” olarak dünyaya gelmiştir. Üstüne üstlük muhtemel doğum tarihi 8/3/2002 olmasına karşın bu süreyi bekleyemeden 5/2/02 tarihinde 35+6 haftada doğmuştur.
Doğum verileri 3000 gram/51cm/36cm (kilo/boy/baş çevresi) şeklindedir.
Erken Doğum…
Batuhan’ı heyecanla beklerken ve henüz odasındaki mobilyalar yeni gelmişken Batuhan içinde yüzmekte olduğu su kesesi patlamış ve doğumuna bir ay kala annesinin rahminde kasılmaları da başlatarak, “Ben daha fazla bekleyemem” diyerek bize sürpriz yapmıştır.
Henüz doğum çantası bile hazır değilken, gecenin saat 02.05’inde beni acil olarak doğum çantasını hazırlamaya teşvik etmiş ve henüz gardrobun üzerinde yer alan doğum bavulunu indirmeye çalışırken bavulun benim kafama düşmesiyle bende ufak çaplı bir darbe oluşturmuş bir şahıstır bizim sevgili oğlumuz.
Anne ve babanın ikisinin de Kadın-Doğum Uzmanı olması insanda doğum heyecanına karşı bağışıklık oluşturmuyor. Acele bir şekilde hazırlanan doğum çantası, otoparka kadar gittikten sonra yanlış anahtarların alındığının fark edilmesiyle geri dönülmesi, ve normalde gözü kapalı olarak bile bulunan hastanenin yerinin “değişivermesi” nedeniyle hastaneye iki katı sürede ulaşmak…
Batuhan’la ilk karşılaşma…
Batuhan’ın adı 12. haftada belliydi. İlk olarak aklımıza gelen bu ismi ikimiz de kolayca benimsedik. Ancak Batuhan’ın nasıl göründüğüne dair aklımda en ufak bir resim dahi oluşturamamıştım. Tülin’in hamileliği boyunca sürekli olarak National Geographic ve Discovery Channel’da diğer canlı türlerini seyretmesi bende bir tedirginlik yaratıyordu. Bir bilim insanı olmama rağmen batıl inançlardan kurtulamıyordum:))
Batuhan’ı saat 05.10’da ilk gördüğümde ve onun ilk ağlayışını duyduğumda bu kişinin Batuhan değil de başka birisi olacağını düşündüğümü itiraf etmeliyim. Ne bana ne de Tülin’e benziyordu. Kulakları başına sıkıca yapışık, burnu basık, gözleri şiş ve çok ufak biriydi orada yatan. Hiçbir şey hissetmeden öylece bakakaldım. Dondum da denir.
Tülin kendine gelirken ilk sorduğu “Kağan nerede?” oldu. Sanırım o da tam farkında değildi.
Tülin servise geldiğinde ben de hemen bebek odasına koşturdum. Kıyafetlerini giymiş ve saçlarındaki verniksten arınmış halde olan küçük Batuhan’ı kucağıma aldığımda ilk kez gerçekten baba olmanın muazzam duygusunu hissettim. Çenesini titreyerek ağlıyordu ve gözlerini açmış bana bakıyordu. O iri gözlerdeki bakış hiç değişmedi.
Batuhan’ı İlk Öğrendiğimizde Yaşadıklarımız…
Tülin bir Haziran akşamında beni aramış ve aniden “ben hamileyim” demişti. Tülin’in uzun zamandan beri sürekli uykuya meyilli olması nedeniyle böyle bir haberi beklememe rağmen ben buna “hiç şaşırmamış” ve “nasıl yani?” demiştim sadece. Tülin’le bütün gece boyunca bebeği konuştuk. Plansız olmasına karşın kesinlikle hazırdık…
Bir Kadın Doğum Uzmanının Hamileliği Nasıl Geçer?
Tülin’in hamile olduğunu öğrendiğimiz andan itibaren gebelik takiplerine başladık. Kan ve idrar incelemeleri, 11-14 testi, ayrıntılı ultrasonografi gibi.
Benim içimde Batuhan’ın sağlıklı doğacağı konusunda hiçbir zaman en ufak bir kuşku dahi olmadı. Tülin için de aynısı geçerli oldu. Bu nedenle Tülin’in hamilelik döneminin bu açıdan oldukça keyifli geçtiği söylenmeli.
Tüm bunlara rağmen Tülin bir doktor olarak yoğun çalışma temposu son hızla sürdü. Karnında taşıdığı bebeğin başta farkında olmayan anne adayları bir süre sonra onun da aynen kendileri gibi karnının büyümeye başlaması müthiş hoşlarına gitmiştir. Özellikle de son haftalarda onların doğumu gerçekleşirken karnında bir bebek taşıyor olması onlara ayrı bir keyif vermiş ve doğumlarının rahat geçmesine katkısı olmuştur.
BK ile geçen bir yıl…
Kolik, diş çıkarma, ateşlenme, gecede 50 kez uyanma, ona her gün Ataköy’den Levent’e gelerek sonsuz destek veren anneanne, ilk baba deyişi…
Bu arada bizim dilimizde bir sorun olduğunu keşfettim:
Bebekler aslında ilk önce annelerini çağırıyor, lakin bizim dilimiz bunu algılamamıza izin vermiyor (bizde “anne”, yabancı dillerin çoğundaki “mamma” yani anne kelimesinin karşılığı. Biz yemek yemeyi seven bir ulus olarak bebeğimiz “mama” veya “ma…ma” diyerek annesini çağırdığında hep onun “mama” istediğini sanıyor ve ona mama veriyoruz… Buna bir çare bulmalı ve annelere yapılan haksızlığın önüne geçmeliyiz.
Batuhan birinci yılı itibarıyla oldukça yaramaz bir çocuk. Bir saniye dahi (gerçekten bir saniye) yalnız bırakmaya gelmiyor.
İtiraflar…
Tülin’in bir ay erken doğum yapmasına ağır bir tempoyla çalışması neden oldu. Batuhan erken doğumdan herhangi bir zarar görmedi ancak yine de Tülin’in bu kadar çalışmasına izin vermemeliydim…
Anne olmak gerçekten kutsal bir iş. Annem Nuran Kocatepe’yi ve Tülin’i bir kez daha takdir ederek saygılarımı iletiyorum…
Baba olmak zor iş ve güzel. Babam Atalay Kocatepe’ye bir kez daha hayran oldum…
Bebek olmak da kolay sayılmaz…
Çocuk sahibi olunca insanın hayatı değişiyor. Lakin buna değiyor…
Öneri…
Öncelikle sitede muhtelif yerlerde tekrarlanan öneriyi burada bir kez daha sunuyorum. Gebeliklerin önemli bir kısmı sağlıklı bir şekilde başlar ve ailenize sağlıklı bir bireyin katılmasıyla yeni bir sonla yeni bir hayat başlar. 9 ay insan hayatında önemi yadsınamayacak kadar uzun bir dönemdir. Özellikle bu dönemin keyfini çıkarın. Olumlu düşünmek için birçok nedeniniz var. Bunlardan en önemlisi olasılık hesaplarının sizin bu dönemi iyi bir şekilde atlatacağını göstermesi, diğeri doktor kontrollerinizde gebeliğinizin iyi seyrettiğinizin doktorunuz tarafından onaylanması, bir diğeri de çıkabilecek sorunların önemli bir kısmının günümüz tıp bilimi sayesinde aşılabilir olmasıdır.
Bunun dışında gebeliğiniz boyunca doktorunuza güvenin, size olumlu duygular aşılayanlarla birlikte olun, olumsuzluk aşılamaya çalışanları ise “geri dönüşüm kutusuna” gönderin.
Temenni…
Son olarak siz tüm anne ve baba adaylarına sağlıklı bir gebelik dönemi ve sizin kadar sağlıklı ve sizin kadar zeki, başarılı ve mutlu bir bebek sahibi olmanızı dilerim.
Dr. Kağan Kocatepe
Genlerinize güvenin….
Sağlıklı bir genetik yapı, sağlıklı bir geleceğe atılan ilk adımdır…Bunun anlamı şudur: Siz genetik olarak sağlamsanız bebeğiniz de muhtemelen sizin kadar sağlıklı olacaktır…
Hamilelik dönemi, doğum ve doğum sonrası ile ilgili ayrıntılı bilgiler içeren bu bölümümüz Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Kağan Kocatepe tarafından hazırlanmaktadır.