Artık gebelikte 36. hafta dönemine girdiniz. Bu haftadan itibaren gebelik muayenelerine muhtemelen haftalık olarak çağırılacaksınız. Gebelik sürenizin tamamlanmasına yaklaşık dört hafta kaldı ve içinizi bir heyecan kaplamaya başladı bile. İlk gebeliğinizse sürekli olarak aklınızda “nasıl olacak acaba?” düşüncesi olmalı. Doğum yapacağınız yeri ve yatacağınız odayı görmek, rahatlamak açısından oldukça faydalı olur.
Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de normal doğumda da sezaryan doğumda da epidural anestezi yaygınlaşıyor. Almanya’da normal doğumların %60’ında. Sezaryan ile doğumların ise %90’ından fazlasında epidural veya spinal gibi bölgesel anestezi yöntemleri kullanılmaktadır. Bu oranlar, Kanada ve Amerika gibi gelişmiş ülkelerde de yüksektir.
Epidural anestezi sanıldığının aksine yeni bir yöntem değildir, 30 yıldır kullanılan bir yöntemdir. Ülkemizde de artık tüm sağlık kuruluşlarında anestezi doktorları tarafından başarıyla uygulanır.
Epidural %90 anne adayında ağrısız ve konforlu bir doğuma olanak verir.
Ağrı, bebekte fetal distres (bebeğin sıkıntıya girmesi) yaratan bir durumdur. Bu nedenle doğumda ağrının giderilmesi fetal distres ve buna bağlı sezaryan riskini azaltır.
Öte yandan epidural, ıkınma için gerekli kas gücünü azaltacağından doğum eyleminin ikinci evresinin uzamasına ve dolayısıyla vakum uygulama gerekliliğinin doğmasına neden olur.
Kar/zarar oranı genellikle epidural lehine olduğundan doktorunuz size bunu önerdiğinde kabul etmeniz uygundur.
Bu haftadan itibaren “karnınızın birden aşağı indiğini” fark edersiniz.
Bunun sizin açınızdan en önemli sonucu mide yanması, nefes darlığı, kaburga ağrısı gibi şikayetlerden büyük oranda kurtulmanızdır.
Bebeğin doğum kanalına girdiğini gösteren bu bulgu doğumun yaklaştığını göstermesi açısından da değerli olmakla birlikte kesin bir gösterge değildir.
Bazı anne adayları daha erken gebelik haftalarından itibaren bebeklerini “daha aşağıda taşıdıklarını” ifade ederler.
Özellikle 2 veya daha fazla sayıda doğum yapmış anne adaylarında daha sık olan bir durum da erken doğum riskini artırmaz.
DOĞRUSUNU ÖĞRENELİM
Doğum eylemi tümüyle sağlıklı başladığında ve size “normal doğum yapacağınız” söylendiğinde bile, çok çeşitli nedenlerle doğumun sezaryan ile tamamlanması gerekir. Bu gerçeği bilmeniz, hayal kırıklığı yaşamamanız açısından son derece önemlidir:
Doğum eyleminde rahim ağzı kasılmalarla birlikte açılmaya başlar. Ve bebeğin başının doğmasına izin verecek şekilde “tam açık” olur, yani yaklaşık 10 santimetre açılır. Bu noktada bebeğin ıkınmalarla doğum kanalında ilerlediği ve dünyaya geldiği ikinci evre başlar.
Herhangi bir zamanda doğum eylemi usulüne uygun olarak ilerlemez veya bebeğinizin kalp atışlarında bozulma meydana gelirse öncelikle durum çeşitli önlemlerle düzeltilmeye çalışılır: Rahim kasılmaları zayıfsa serum içinde verilen oksitosin hormonuyla kasılmalar yoluna sokulmaya çalışılır. Bebeğinizin kalp atışları sizi sol yanınıza döndürerek, size damardan sıvı verilerek veya oksijen solutularak düzeltilmeye çalışılır. Önlemler durumu düzeltemediğinde bebeğinizin veya sizin sağlığınız açısından doğum sezaryen ile gerçekleştirilir. Bu kararın tümüyle lehinize bir karar olduğunu bilmelisiniz.
Yeterli donanım ve tıbbi personeli bulunan bir hastanede doğum yapmanız bu nedenle son derece önemlidir.
Yukarıda sayılanlar dışında çok daha farklı nedenlerle de normal doğum şeklinde başlayan eylemin sezaryen ile tamamlanması gerekir.
Halk arasında erkek bebeklerin “daha erken geldiğine” dair bir inanç vardır. Hatta bazı kişiler tersine “kız bebeklerin daha erken geldiğine” inanırlar. Bu konuda bilimsel olarak yeterince veri olmadığından bu bilgiye şimdilik şüphe ile bakmanızda fayda vardır.
Bebeğinizin yağ dokusu giderek artıyor ve buna bağlı olarak kolları ve parmakları boğum boğum ortaya çıkmaya başladı.
Bu haftanın sonundan itibaren doğsa bile “erken doğuma” bağlı bir problem yaşama riski çok düşük.
Miyadında bir gebelik 38-42 haftalar arasında olmasına karşın biz doktorlar 36. haftadan itibaren doğan bebekleri preterm (prematüre) olarak tanımlamayız.
Bu haftanın sonunda bebeğinizin boyu yaklaşık 46 cm. ve ağırlığı 2700 (2080-3330) gram!
HAFTANIN ÖNERİSİ
Doğum eyleminin birinci evresi tamamlandıktan, yani rahim ağzı “tam açık” olduktan sonra ikinci evre başlar.
İkinci evre rahim kasılmalarıyla birlikte sizin etkili ıkınmalarınız sayesinde bebeğinizin doğum kanalında ilerlediği ve dünyaya geldiği evredir.
Bu evrenin süresini temel olarak sizin etkili bir şekilde ıkınmanız ve bebeğinizi ittirmeniz belirler.
Siz bebeğinizi ne kadar iyi ittirirseniz bebeğiniz de o kadar kısa zamanda doğar.
İkinci evreyi başarılı bir şekilde tamamlamak için:
- Doğum yardımını gerçekleştiren kişinin (doktor veya ebe) sizi yönlendirmek için söylediklerine tümüyle uyun.
- En etkili ıkınma şekli doğum kasılmaları başladıktan sonra derin bir nefes alıp bu nefesi dışarıya hiçbir şekilde vermeden, çenenizi göğsünüze yaslayarak ve ellerinizle doğum masasının size gösterilen kollarından destek alarak, tüm kasılma boyunca ıkınmaktır.
- Kasılmalar arasını dinlenmek ve gücünüzü bir sonraki kasılmaya kadar toparlanmak için kullanmalısınız. Bu esnada bazı anne adayları hızlı hızlı nefes alıp verirler. Bu durum başınızın dönmesine ve enerjinizin azalmasına neden olur.
- Hiç bir durumda ümitsizliğe kapılmayın. Her etkili ıkınma bebeğinizi dünyaya biraz daha yakınlaştıracaktır.
- Yaklaşık %1 anne adayında ıkınma evresi belli bir süre geçmesine rağmen tamamlanamaz. Bu durumda doktorunuz size vakum (veya ülkemizde daha ender kullanılan forseps) uygulayacağını söyler. Vakum veya forseps uygulamaları ancak tecrübeli uzman doktorlar tarafından uygulanır ve bebeğinize zarar verme olasılığı son derece düşüktür. Bu nedenle vakumdan asla korkmayın.
Hamilelik dönemi, doğum ve doğum sonrası ile ilgili ayrıntılı bilgiler içeren bu bölümümüz Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Kağan Kocatepe tarafından hazırlanmaktadır.