Artık gebelikte 37. hafta dönemine girdiniz. Bu haftadan itibaren ev işlerinden de izne ayrılın.
Eşiniz ve yakınlarınız tüm ev işi görevlerini seve seve sizin yerinize yaparlar.
Ne de olsa ailenin odak noktası sizsiniz.
Çocuğunuz veya çocuklarınız yeni kardeş için hem sevinirler, hem de kendilerine gösterilen ilginin azalmasından korkarlar.
Uzun zamandır verdğiniz “yeni gelecek bebeğin yeri ayrı, senin yerin ayrı” mesajını sağlamlaştırmaya devam etmelisiniz.
Ağırlaştınız mı? “Ağırlaşmak” ne anlama geliyor? Bebek yavaş yavaş “aşağıya inmeye başladı” mı? Yoksa bebek hareketleri mi ağırlaştı? Her ikisi de doğru.
Bebeğiniz artık her geçen gün yaklaşık 25-30 gram ağırlaşıyor .Ve yeri de giderek daraldığından hareketlerini daha farklı hissetmeye başlamış olmalısınız.
Bu haftada doktorunuz size “çatı muayenesi” veya “pelvis muayenesi” adı verilen bir muayene yapılmasını önerir.
Bu muayene doğum kanalınızda normal doğuma engel herhangi bir “çatı darlığının” tespit edilmesi amacıyla yapılır.
Bazı doktorlasa muayeneyi doğum sancıları başladıktan sonra yapmanın daha net bilgi verdiğini düşünürler.
DOĞRUSUNU ÖĞRENELİM
Halk arasında sezaryenla ilgili bazı yanlış inançlar bulunmaktadır. Bu haftada bu yanlış inançları ele alacağız:
Yanlış inanç: “normal doğum kadının içini temizler, sezaryende ise içim temizlenemez.”
Doğrusu: Sezaryende bebek doğduktan sonra doktor rahim içini oldukça iyi bir şekilde temizler.
Yanlış inanç: “sezaryen olanların sütü gelmez veya geç gelir.”
Doğrusu: Henüz rahim kasılmaları başlamadan yapılan sezaryenlerde oksitosin hormonu salgısı başlamaz. Bu durumun sütün kanallara ilerlemesini geciktirdiği doğrudur. Ancak bebek doğduktan ve plasenta çıktıktan hemen sonra oksitosin hormonu hızlı bir şekilde salgılanacaktır. Sütünüz 0.5-2 saatlik bir gecikme sonunda gelmeye başlayacaktır.
Yanlış inanç: “sezaryen olursam karnım kalır.”
Doğrusu: Gebeliğiniz süresince bebeğin büyümesiyle birlikte karın cildiniz oldukça genişler. İster normal doğum yapın, ister sezaryen ile doğum yapın karın cildiniz (“iç karın”) doğum sonrası uzun bir süre gevşek kalacaktır. Normal doğum yapan anneler daha kısa zamanda “ayaklandıklarından” bu fazla karın cildinin daha kısa zamanda gerilediği doğrudur. Ancak sezaryen ile doğum yapanların “karınlarının kalıcı olduğu” mantıksız bir düşüncedir.
Yanlış inanç: “sezaryen ile doğum yapanlar çok acı çekerler”
Doğrusu: Sezaryen bir ameliyattır, bu tartışılmaz. Bu nedenle ağrı kaynakları daha fazladır. Normal doğumdan farklı olarak sezaryende bağırsaklar karın içine girildiğinden hava ile temas ettiklerinden hareketleri yavaşlar ve gaz sancıları ortaya çıkar. Ancak erken dönemde yürüyerek ve doktorun önerdiği gaz önleyici ilaçlar kullanılarak sorunun az yaşanması sağlanır. Sezaryen esnasında bebeğe 8 ayrı anatomik kat kesilerek ulaşılır. Bu anatomik katmanlardan her biri bir ağrı kaynağı olur. Ancak günümüzde ağrı giderme yöntemleri oldukça ileri seviyede olduklarından bu ağrıların da katlanır hale getirilmesi kesinlikle mümkündür.
Sezaryan normal doğumdan farklı olarak bir ameliyattır ve normal doğuma göre daha karmaşık olması doğaldır. Günümüzde anne adayları çok çeşitli nedenlerle bebeklerini sezaryan ile dünyaya getirmektedirler.
Çağdaş tıp anne adayının bu doğum şeklinden en güvenli ve en konforlu bir şekilde faydalanmasına olanak verecek kadar ileridedir.
Bebeğinizin karnınızda yaptığı hareketler, bunları kısıtlı bir alanda yapıyor olsa da, doğduğunda yapacağı hareketlerle oldukça benzeşir.
Bu haftalarda yapılan gözlemler bebeklerin en sık yaptığı hareketlerin hıçkırma, gerilme, irkilme ve parmak emme şeklinde olduğunu göstermektedir.
Yine bu haftalarda dış ortama hazırlık amacıyla solunum hareketleri de sık yapılan hareketlerdendir.
Akciğerlerin içi havayla dolu olmasa da gün boyunca yüzlerce kez yinelenen bu hareketlerin amacı solunum kaslarının güçlendirilmesidir.
Bu haftanın sonunda bebeğinizin boyu yaklaşık 47 cm. ve ağırlığı 2850 (2250-3500) gram!
HAFTANIN ÖNERİSİ
Bu haftayı sezaryan ile ilgili bilgilere ayırdık. Zira sezaryan ihtimali her anne ve baba adayının gündemindedir. Çeşitli nedenlerle (bebeğin ters veya yan durması, daha önce sezaryan ile doğum yapmış olmanız, plasentanın doğum kanalının girişini tıkaması, bebeğin iri olması ve diğer birçok nedenle) doktorunuz size “planlı sezaryan” önermiş olur.
“Planlı sezaryan” belirlenen bir tarih ve saatte henüz doğum eylemi başlamadan uygulanan sezaryandır. Doktorların çoğu sezaryan doğumu 40. haftanız dolmadan önce ve bir çoğu 38+0 – 39+0 arasında yapılmasını önerir. Sizin bu durumda aklınıza ilk gelecek sorular “bebeğin henüz zamanı dolmadan önce doğması uygun mudur?”, “biraz daha kilo alması beklense daha iyi olmaz mı?” şeklinde olacaktır. Doğrusu şudur: Bebeğiniz 38. haftadan itibaren artık doğmaya hazırdır. Daha fazla beklendiğinde daha “kilolu” doğacağı doğrudur. Ancak bebeğiniz rahim içinde günde 25-30 gram alırken doğduktan sonra, doğal olarak kaybedeceği tartıdan sonra günde 40 gram civarında alır.
40. haftaya yaklaştıkça sizin doğum sancılarınızın beklenmedik bir şekilde ortaya çıkma ihtimali artacak. Ve “planlanan sezaryan” “acil şartlarda gerçekleşen bir ameliyata” dönüşecektir.
Bu nedenle sezaryan planlanmışsa doktorunuzun size 40. hafta dolmadan önereceği “planlı sezaryan” tarihini gönül rahatlığıyla kabul etmelisiniz.
Hamilelik dönemi, doğum ve doğum sonrası ile ilgili ayrıntılı bilgiler içeren bu bölümümüz Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Kağan Kocatepe tarafından hazırlanmaktadır.