Önemli Noktalar
- Diş çürüğü ülkemizde ve dünyada çocukluk çağının en sık görülen kronik (süreğen), mikrobik hastalığıdır.
- Diş minesi her ne kadar vücuttaki en sert madde olsa da besin artıklarının ağızda çürük oluşumuna yol açabilen oluşan asitler nedeniyle aşınıp zayıflayabilir.
- Süt dişleri genelde bebekler 6 aylık olduğunda çıkmaya başlar ve ilk kalıcı diş 6 yaş civarı çıkan 1. büyük azı dişleridir.
- Süt dişlerinde oluşan çürükler kalıcı dişler için de risk oluşturacağı için önlenmeleri, erken tanı ve tedavileri büyük önem taşımaktadır.
- Beslenmede şeker, nişasta gibi karbonhidratların tüketimini sınırlamak; meyve suyu, gazlı içeceklerden, ortak kaşık-çatal kullanımından vb kaçınmakmçürükten korunmak için çok önemli olan önlemlerdir.
Diş çürüğü ülkemizde ve dünyada çocukluk çağının en sık görülen kronik (süreğen), mikrobik hastalığıdır. Yaşamımız boyunca karşılaşacağımız ağız ve diş hastalıkları büyük oranda “önlenen” hastalıklar grubundadır.
Dişlerin serüveni;
Süt dişleri genelde bebekler 6 aylık olduğunda çıkmaya başlar. Diş çıkış zamanı ve sırasının ailevi özellik taşıdığı; ağzında dişle doğan bazı bebekler olduğu gibi 14 aya dek altta bir sorun olmaksızın diş çıkmasının geciken bebekler de olduğu akılda olmalıdır. Genellikle ilk çıkan dişler alt-orta kesici dişlerdir. Bu dişleri üst orta kesici, üst yan-kesici, alt yan kesici dişler, 1. küçük azı dişleri, köpek dişleri ve 2. küçük azı dişleri izler. Sıralama değişken olmaktadır. Bazen doğumsal olarak süt dişleri eksik veya yapışık (blok diş) çıkar. 2,5-3 yaş civarı süt dişi olarak adlandırdığımız ilk 20 dişin çıkışı tamamlanır.
İlk kalıcı diş 6 yaş civarı çıkan 1. büyük azı dişleridir.
Bu diş çıktığında henüz süt dişleri değişmeye/dökülmeye başlamamış olur. Bu diş tüm hayatımız boyunca ağzımızda olacağı için korumak çok önemlidir. 6 yaşta ilave olan 1. büyük azı dişleri ile diş sayımız 24’e ulaşır. Sonrasında 12 yaşta çıkan 2. büyük azılarla 28’e ve 20 yaşta çıkan (herkeste çıkmaz) 3. büyük azılarla 32’ye ulaşır.
Diş minesi her ne kadar vücuttaki en sert maddedir. Ancak besin artıklarının ağızda çürük oluşumuna yol açan bakterilerce parçalamasıyla oluşan asitler nedeniyle aşınıp zayıflar. Streptokokkus mutans ve Laktobasiller diş çürüğünde ana etken olan, şekeri parçalayıp asit oluşturan başlıca bakterilerdir. Streptokokus Mutans yetişkinlerin ağzında bol miktarda bulunur. Bebeklerin parmaklarını anne babalarının ağzına sokup sonra kendi ağızlarına sokması; biberon sıcaklığını anne/bakıcının ağzıyla kontrol etmesi; erişkinlerin bebekle aynı çatal, kaşık ve bardağı kullanmaları vb. bu bakterinin bebeğimize de bulaşmasına neden olur.
Bazı hastalıklar nedeniyle ilaç kullanan bebek ve çocuklar (örneğin astımda inhale kortizon, epilepsi ilaçları); erken veya düşük doğum ağırlığıyla doğan bebekler; reflüsü olan bebekler; bağışıklık yetersizliği olan bebekler çürük gelişimi açısından daha risklidir. Süt dişlerindeki çürükler kalıcı dişler için risk oluşturacağından erken tanı ve tedavileri önem taşımaktadır.
Çürüklerden nasıl korunuruz?
Beslenmede şeker, nişasta gibi karbonhidratların tüketimini sınırlamak; meyve suyu yerine posalı meyve tüketimini tercih etmek; gazlı içeceklerden kaçınmak; sebze, meyve, tahıl, süt, peynir, yoğurt gibi sağlıklı besinlerle beslenmek; ortak kaşık-çatal kullanımından vb. kaçmak; içinde şekerli sıvı/mama vb. içeren biberonlarla çocuğun sürekli olarak şekerli gıda almasına ve dişlerin sürekli bu tip sıvılarla temas etmesine engel olmak önemlidir. Koruma için anne sütü alan bebeklerde ağız ve dişetleri kaynamış ılımış suya batırdığınız bir tülbent veya gazlı bezle beslenme sonrası ve yatmadan önce temizlenir. Çocuğun biberon ağzında uyumasına izin verilmez. Gece beslenmesinin özellikle 1 yaşından sonra kesmeniz gerekir. 1 yaş altı yumuşak bir fırça ile veya gazlı bezle dişleri temizleyin. 1-2 yaş arası anne–baba çocuklarının dişlerini fırçalarlar. 2-6 yaş arası florlu diş macunuyla dişler ebeveyn gözetiminde veya ebeveyn yardımıyla günde iki-kez fırçalanır.
Flor uygulaması
Dişleri korumak için lokal veya sistemik olarak flor uygulaması tartışmalı bir konudur. Flor diş minesini sağlamlaştırıp asitlere karşı direncini arttırır. Buna karşılık sistemik veya lokal olarak fazla flor alımı “florozis”e neden olur. Diş minesinde beyaz lekelenmeler ve yer yer zayıf alanlar ortaya çıkar. Bu nedenle sistemik yani ağız yoluyla flor desteği yapmak için içme ve kullanma sularındaki flor düzeyleri çok iyi bilmelisiniz ve mutlaka doktora danışmalısınız.
Yerel olarak flor uygulanması diş macunlarıyla, ağız çalkalama sularıyla veya diş fırçası ile uygulanan jellerle yapılır. En sık kullanılanı diş macunlarıdır. Macun uygularken mercimek büyüklüğünü aşmamak, çocuğun tüküreceği yaşa gelmesini beklemek önerilir. Az miktarda florun yutulacağı akılda tutulmalıdır.
Dişlere lokal flor uygulaması florür vernikleri veya florlu jel ve köpükler aracılığıyla diş hekimlerince yapılır. Dişlerin çiğneme yüzeylerinde bulunan girinti-çıkıntıları, delikleri gıda artığını birikmesine engel olmak için rezin esaslı bir maddeyle kaplamak olarak tanımlanan “fissür örtücü” uygulamalar özellikle yeni çıkan dişlere, 6 yaşta çıkan ilk kalıcı dişimiz olan 1. büyük azılara ve ömür boyu değişmeyen 2. ve 3. büyük azı dişlerine diş hekimlerince güvenle uygulanır. Uygulamada bebeğin ilk dişi çıkar çıkmaz bir pedodontiste yönlendiren hekimler de bulunmakla birlikte; genel uygulama uygun zamanda ağız ve diş temizliği, diş fırçalama ve doğru beslenme alışkanlıklarını kazandırmak ve denetlemek koşuluyla 20 süt dişi çıktıktan sonra pedodontiste yönlendirme şeklindedir.
Yazan ve Derleyenler:
Dr. Gülay Kara, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Muayenehane Hekimi