Önemli Noktalar
- Bu beklenmedik öfke ve ağlama krizileri, çocuğu iki yaşına yaklaşan pek çok anne babanın ortak sıkıntısıdır.
- Genellikle 1 ile 3 yaş arası görülen bu krizler aslında gelişim sürecinin doğal bir parçasıdır.
- Öfke ve ağlama krizleri çocuğun büyük değişimler yaşadığı bir dönemde ortaya çıkar ve her işini kendi yapmak, istediği her şeyi alabilmek, istediği her şeyi yapabilmek beklentisindedir.
- Anne babanın krizi yönetme becerisi çocuğun bu dönemi kolay ve hızlı atlatmasını sağlar.
- Herşeyden önce, çocuk böylesine bir duygu yoğunluğu içindeyken anne baba sakin kalmalıdır, aksi taktirde çocuğun duygu yoğunluğu daha da artar, sakinleşme süreci gittikçe uzar.
Nerden çıktı bu öfke nöbetleri ! (Sibel Bilge Kancal’ın kaleminden)
“Benim iyi huylu küçük kızıma bir şeyler oldu! Bir süredir sakin meleğim gitti yerine dururken öfke ve ağlama krizine tutulan başka çocuk geldi .” Çocuğu iki yaşına yaklaşan birçok ebeveynin ortak sıkıntısıdır beklenmedik öfke ve ağlama krizleri. İnsan içindeyken, mesela alışverişte veya çocuklu arkadaşlarla yemekteyken olursa, bu durumu yönetmek iyice zorlaşır. Markette ertafınızdakiler ağlayarak kendini paralayan bu huysuz çocuğun annesi kim diye kınayarak bakarlar. (ya da size öyle gelir!) Yemekte arkadaşınız “ağladığında her istediğini yaptığın için böyle oluyor” der. Hatta bazen küçüğünüzün bunu kasten, sizin sınırlarınızı zorlamak için yaptığı bile geçer aklınızdan. Doğrusu o henüz böyle planlar yapacak beceriye sahip değildir. Öyleyse nedir bu krizlerin nedeni?
Genellikle 1 ile 3 yaş arası görülen bu krizler aslında gelişim sürecinin doğal bir parçasıdır.
Krizleri yaşamaya başladıkları yaş, ne sıklıkta ve nasıl yaşandıkları, kaç yaşına kadar süreceği değişiklik gösterir. Kimi çocuk uzun bir süre, ara vermeksizin çıklıklarla ağlar. Kimisi de kendini yerden yere atıp etrafa tekmeler savurur. Bazıları ise bu dönemi çok daha hafif geçirir ve kolayca sakinleşir.
Öfke ve ağlama krizleri çocuğun büyük değişimler yaşadığı bir dönemde ortaya çıkar.
Artık içinde bulunduğu ortamda rahatça hareket eden, cisimleri daha rahat kavrayan, etrafında olan biteni ve kendine söylenenleri çok daha iyi anlayan çocuk bağımsız bir birey olarak kendini gösterme ihtiyacını hisseder. Her işini kendi yapmak, istediği her şeyi almak, istediği her şeyi yapmak beklentisindedir. Becerileri gelişme yolunda olsa da hala birçok şey çocuk için tehlikeli veya uygunsuzdur.
İşte bu noktada anne ve babanın müdahalesi devreye girer. İsteği yerine gelmeyen çocukta hayal kırıklığı, kızgınlık bir anda öfke krizine dönüşür. Bazen ortada engellenen bir istek dahi olmaz. Dil becerileri hızla gelişse de çocuk henüz kendini, isteklerini etkili bir şekilde ifade edemez. Bunun yanında yarattığı sıkıntı da öfke ve ağlama krizi olarak kendini gösterir. Bir istek yerine getirilmediğinde kopan kıyametin nedeni çok açıktır. Fakat çocuk istediğini dahi anlatamadığı için durmak bilmeyen ağlama başlıyorsa nedenini anlamak kolay olmaz. Bu iki durumu yönetmek için anne ve babanın uygulayacağı farklı yöntemler öneririz. Fakat anne baba bu krizleri oluştuktan sonra yönetmek yerine kriz oluşmadan önlemeye odaklanmalıdır.
Anne ve baba tabi ki çocuğun her isteğine hayır demez, her hareketi engellemez.
Öncelikle istekleri dikkatle değerlendirip uygun olan durumlarda çocuğa izin vermek çocuğun özerklik ihtiyacına cevap verir. Pek çok krizin çocuğun bağımsızlık ilan etme ihtiyacından kaynaklandığı düşünülecek olursa çocuğa bir miktar özerklik vermek, hatta kendi kararlarını verdiği duygusunu yaşatmak krizleri büyük ölçüde engeller. Soğuk havada parka giderken kısa kollu giymeyi tercih edeceğini bildiğiniz oğlunuza “parka giderken yeşil kazağını mı yoksa maviyi mi giymek istersin?” diye sormak ona seçme şansı tanımaktır. Elbette bu yöntemi uygulamak çocuk büyüdükçe zorlaşır. Fakat büyüdükçe konuşarak anlaşmak, ikna etmek kolaylaşır. Küçük çocuklarda krizi önlemenin diğer yolu krize yol açma ihtimali olan cisimleri göz önünden kaldırmaktır. Cisimleri kaldırmak elbette her zaman ve her yerde uygulanacak bir yöntem olamaz ama özellikle evde bu süreci daha rahat geçirmeyi sağlar. Çocuğu krize konu olan cismin olduğu ortamdan uzaklaştırmak veya dikkatini ona ilginç gelecek başka şeylere yönlendirmek yine kriz yönetiminde uygulanacak yöntemlerdir.
Krize neden olacak durumlardan biri de çocuğun alıştığı günlük rutini onun beklemediği bir şekilde bozmaktır.
Alıştığı düzenin bozulması çocuğu endişelendirir. Hayatının kontrolünü kaybettiği hissini yaşamasına, huysuzlanmasına ve rutine bağlı kalma konusunda ısrarcı olmasına neden olur. Beklenmedik program değişikliklerinin çocukla önceden paylaşılması onun değişiklik fikrini kabullenmesini sağlar. Çocuklarını etkin olarak izleyen, gözlemleyen anne ve babalar öfke ve ağlama krizlerine nelerin yol açtığını zaten zamanla öğrenirler. Eğer çocuğunuz marketteki şeker, çikolata reyonu önünde ona almak istemediğiniz ürünler için kendini yerden yere atmaya başlıyorsa markette bu bölümden geçmemek, hatta bu da işe yaramıyorsa bir süre markete onunla gitmemek en doğrusudur.
Krizi oluşmadan önlemek için gösterilen tüm çabalara rağmen öfke ve ağlama krizleri kaçınılmazdır.
Anne babanın krizi yönetme becerisi çocuğun bu dönemi kolay ve hızlı atlatmasını sağlar. Herşeyden önce, çocuk böylesine bir duygu yoğunluğu içindeyken anne baba sakin kalmalıdır. Aksi taktirde çocuğun duygu yoğunluğu daha da artar, sakinleşme süreci gittikçe uzar. Anne baba derin bir nefes alarak duruma neyin sebep olduğunu anlamaya çalışmalı, sebep engellenen bir istekse başta çocuğa verilen cevaptan kesinlikle şaşmamalıdır. Çocuğun öfkesine, durmak bilmeyen ağlamasına sonunda teslim olan anne baba bu davranışı aslında ödüllendirir. Ona ortalığı ayağa kaldırınca istediğini elde edeceğini öğretir.
Bazı durumlarda reddedilen çocuğun sakinleşmesini sağlamanın bir yolu da bu krizi görmezden, duymazdan gelmektir.
Anne baba çocuğa kararlarının kesin olduğunu ifade ettikten sonra onun kendisine zarar vermediğinden emin olarak, onu göz önünde tutarak, ağlamasına ve öfkesine kayıtsız kalabilir. Böylece çocuk davranışının istediği sonucu getirmeyeceğini anladığında buna son verir. Hatta daha sonra oluşacak benzer durumlarda da, geçmiş deneyimlerinde etkisiz olduğunu gördüğü için, bu yönteme başvurmaz. Tabi ki kendini ifade edemediği, sıkıntısını dile getiremediği için krize giren çocuklarda anna baba tutumu bu olmamalıdır. Böyle durumlarda sorunun çözümü çocuğun derdini anlamakta yatar. Bunun için anne baba önce onu sakinleştirmeli, onun yanında ve isteklerine duyarlı olduklarını hissetirmeli. Ayrıca onun isteğini, sıkıntısını dile getirmesine yardımcı olabilmelidir.
Başlangıçta çocuğun hayal kırıklığını ifade etme aracı olan öfke ve ağlama krizleri gelişim sürecinin normal bir aşamasıdır.
Ancak anne ve baba tarafından doğru bir şekilde yönetilmezse bu krizler zamanla çocuğun ilgi çekmek veya istediğini yaptırmak için başvurduğu bir yönteme dönüşür. Böylece olumsuz davranış olarak değerlendirilir.