Kidokit Logo

Montessori metodu

Yatakta uzanan bebek

Önemli Noktalar

 Montessori Metodu 

Maria Montessori geçen yüzyılın başlarında Montessori metodunu geliştirmeye ve uygulamaya başlamıştır. Lakin bu eğitim sisteminin Montessori adını 21.yüzyıla taşıyacağını ve dünyanın her yerine yayılacağını tahmin edememiştir. Ancak çocuklar üzerindeki mucizevi sonuçlarını gözlemledikçe araştırma ve çalışmalarını dünyaya yaymak için büyük çaba harcamıştır. Dr. Montessori, sistemin dünyaya yaydığını dünya gözüyle görmüştür. Hatta bu yayıma kendisi de birebir katkıda bulunmuştur.

Montessori Metodu’nun temelleri İtalya’nın ilk kadın doktoru olan ve daha sonra çocuk sağlığı ayrıca psikiyatri dallarında da eğitimini sürdüren Maria Montessori’nin 1907 yılında öncelikle zeka engelli çocuklarla yaptığı çalışmalarla oluşmuştur.  Zeka engelli çocuklarda harikalar yarattığını görmüştür Maria Montessori. “Engelli çocuklarda bunlar oluyorsa; kim bilir engelsiz çocuklarda ne kadar güzel sonuçlar elde ederiz.” Düşüncesiyle metodunu engelsiz çocuklara da uyarlama kararı vermiştir. Maria Montessori bu yöntemi uygulamaya ilk Çocuklar Evi projesiyle engelsiz çocukların eğitimine uyarlamaya başlamıştır. Ayrıca programın çocukların gelişimi üzerinde inanılmaz derecede olumlu etkileri olduğu gözlenmiştir. Bunun yanında Montessori büyük ün yapmış; resmi İtalyan para birimleri üzerinde basılmıştır. Yöntemin çocukların gelişimi üzerinde sağladığı üstün başarı daha sonra dünyanın diğer ülkelerinde de büyük takdir toplamıştır. Böylece Montessori yöntemi tüm dünyada hızla yaygınlaşmıştır. Bugün birçok ülkede  Montessori okul öncesi ve okul dönemlerinde uygulanan yaygın bir eğitim sistemidir.

Ayrıca Montessori metodunun 1900’lerde çıktığı düşünülürse 100yıldır giderek yaygınlaşması ve daha çok kabul görmesi şaşırtıcıdır. Aslında bu gerçek Montessori metodunun etkinliğinin somut kanıtıdır. Oysa sadece işe yarayan, olumlu sonuçlar veren yöntemler gelişerek yaygınlaşırlar. Montessori metodunun temelini oluşturan ilkelerini ve onu geleneksel eğitim yöntemlerinden ayıran özellikleri incelediğimizde etkinliğinin nereden geldiğini rahatlıkla görürüz. Bu ilkeler metodun yaratıcısı Maria Montessori’nin gözlemleri ve çocuk eğitimine zamanının çok ötesindeki yaklaşımının ürünüdür.

Peki nedir Montessori sistemi gelin biraz daha detaylı inceleyelim:

Öncelikle Montessori metodu evrenseldir. Bunun yanında dünyanın dört bir yanında, farklı kültürlerden çocuklar benzer gelişim süreçlerinden geçerler. Montessori uygulamaları çocukların bu süreçleri yaşarken iç motivasyonu yüksek olmasını sağlar. Ayrıca bağımsız, sorumluluk sahibi, merak eden, sorgulayan, öğrenmeyi seven, mutlu bireyler olarak yetişmelerini destekler.

Çocukları erken yaşta kararlar vermeye, çalışmalarını kendi seçimleriyle belirlemeye cesaretlendirir. Ayrıca Montessori metodu problem çözme, eleştirel düşünme, karar verme sorumluluğu alma, zamanı yönetme becerilerini geliştirir. Dikkatle gözlemleyen uzman Montessori eğitmenleri onlara gelişim seviyelerine uygun materyal ve çalışmalara erişim imkanı sağlar. Çalışmalarda uzmanlaşmalarını destekler.

Eğitimde en önemli dönemin hayatın ilk altı yılı olduğunu vurgular Montessori. Ayrıca çocukların ilgi ve eğitimlerinin “hassas dönemler” denilen çeşitli aşamalardan geçerek geliştiğini belirtir. Doğru zamanda, gerekli uyarılarla beslendiğinde her hassas dönem çocuğun gelişimini derinden etkileyen bir fırsata dönüştürmektedirler.

Montessori sınıfında farklı yaşlardan çocuklar bir arada çalışırlar.  Bu onların küçük bir sosyal grup olmalarını ve sosyal yaşam dinamiklerini erken yaşta deneyimlemelerini sağlar. Büyüklerin küçüklere destek oldukları, model olma sorumluluğunu taşıdıkları, küçüklerin gözlemleyerek büyüklerden öğrendikleri bir ortam oluşturulur. Bu ortamın dinamikleri çocuğun sosyal, duygusal ve zihinsel gelişimine büyük katkı sağlar.

Montessori metodu geleneksel eğitim yaklaşımından pek çok noktada farklılık gösterir.  

Gelin şimdi bu farklılıklara bir göz atalım;
  • Öğretmenin sistem içinde daha merkezi rol oynadığı geleneksel yaklaşımda çocuk eğitim sisteminde pasif bir katılımcıdır. Eğitmen farklı yöntemlerle aktarır, çocuğun aktarılanı alması beklenir. Buna karşılık Montessori yaklaşımında çocuğun sınıf içindeki rolü çok daha aktiftir. Eğitmenin görevi çocuğun kendi seçimiyle belirlediği çalışmayı etkin uygulamasına destek olmaktır.
  • Geleneksel sistemlerde her çocuğun belirlenen ortak eğitim programına katılımı zorunludur. Çocukların bireysel gelişim ihtiyaçları fazla dikkate alınmaz ve grup etkinlikleri ön plandadır. Dışarıdan gelen yönlendirmeyle, her çocuk için bu ortak program uygulanır. Montessori’de ise çocuklar merak ve ilgi ile yani iç motivasyonla yöneldikleri çalışmaları yaparlar. Bu sayede büyük bir istek ve yüksek konsantrasyonla çalışarak çok daha etkin öğrenirler.
  • Geleneksel sistemde öğrenme hızını eğitmenin aktarma temposu belirler. Öğrenme hızı eğitmenin hızından daha yavaş olan çocuklarda tam öğrenme gerçekleşemez. Öğrenme hızı daha yüksek olanlar ise sıkılır ve genel olarak öğrenmeye ilgilerini zaman içinde kaybederler. Montessori metodunda her çocuk kendi hızıyla öğrenir. Bu sayede çalışmanın her aşamasında tam öğrenme gerçekleşir. Bir sonraki aşama bu sağlam temel üzerine oturur. Her çocuk ihtiyacı ne kadar ise o çalışmayı o kadar tekrarlama şansı ve özgürlüğüne sahiptir. Ayrıca çocuklar o dönemde en çok istek ve ihtiyaç duydukları çalışmaları yaptıklarından çalışmalarına çok daha fazla odaklanmaktadırlar.
  • Geleneksel sistemin amacı her çocuğun eğitim programında belirlenen ortak gelişim hedefine ulaşmasıdır. Montessori uygulamaları ise çocuğun başarı hedefi kaygısı taşımadan öğrenmeyi sevmesini amaçlar. Kendi öğrenme hızıyla bireysel gelişim ihtiyaçlarını karşılayacak çalışmaları tekrar tekrar yaparak her birinde uzmanlaşan çocuk başarı duygusunu çok daha sık yaşar. Öğrenmek çocuk için keyifli, ödüllendirici bir süreç olur ve erken çocuklukta oluşan bu öğrenme sevgisi tüm eğitim hayatını şekillendirir.
  • Geleneksel sistemde ortak programın akışına ayak uydurma zorunluluğu diğerlerinden geri kalma hissini ve kıyaslanma baskısını ön plana çıkarır. Montessori uygulamaları çocukta öz güven gelişimini desteklerken, geleneksel eğitim uygulamalarının öz güveni tehlikeye soktuğu gözlenmektedir.
Montessori’nin öne sürdüğü eğitim yaklaşımı yaşadığı dönemde çocuğa bakış açısının değişmesinde önemli rol oynamıştır. 

Montessori devrim niteliğindeki görüşlerinde, yetişkinlerin çocuğun ne öğrenmesi gerektiğine karar vermesi yerine eğitim içeriğinin ve uygulamalarının, çocuğun neye ilgi ve ihtiyaç duyduğuna, onu neyin hayata hazırlayacağına göre tasarlanması gerektiğini vurgulamıştır. Çocuğun doğuştan öğrenmeye istekli olduğunu, çocuğa ilgisi doğrultusunda öğrenme imkanı tanınırsa içten gelen bir motivasyonla, büyük bir istekle öğreneceğini kanıtlamıştır. Onun yüzyıl önce öne sürdüğü bu görüş ve uygulamaların bugün pek çok akademik çalışmada bilimsel olarak da desteklenmesi, Maria Montessori’nin çocuğun doğal gelişimini ne kadar başarıyla gözlemlediğinin ve bu gelişimi desteklemek üzere tasarladığı programın etkinliğinin başka bir kanıtıdır.

Montessori Metodu ve Çalışma Ortamı Nasıldır?

Eğitimde en önemli dönemin hayatın ilk altı yılı olduğunu vurgulayan Montessori, çocukların ilgi ve eğitimlerinin “hassas dönemler” denilen çeşitli aşamalardan geçerek geliştiğini belirtir. Doğru zamanda ve gerekli uyarılarla beslendiğinde her hassas dönem çocuğun gelişimini derinden etkileyen bir fırsata dönüştürmektedirler.

Uygulamalar öncesi çocukların ihtiyaç ve seviyeleri gözlenmekte, ilgi ve istekleri çerçevesinde aktiviteler sunulmakta, kendi özelliklerine göre programlar tasarlanmaktadır.

Çocuklar sakin bir ortamda, Montessori tarafından geliştirilmiş özel materyal ve doğal malzemelerle çalışarak kendilerini hayata ve okul dönemine hazırlamaktadırlar.

Montessori Metodu…
  • Her çocuğun doğuştan zeki olduğuna; okul öncesi yaşlarda doğru uyaranlarla mantık yürütme ve problem çözme yeteneklerinin geliştirdiğine inanır.
  • Çocuk kendisinin mimarıdır.
  • Aynı yaş seviyesine toplu eğitimden ziyade farklı yaş gruplaşmalarıyla çocuklara özgü biçimlendirilen bireysel eğitim düzenine dayanmaktadır.
  • Öğrenmenin gerçekleşmesi için öğrenilecek konu ile öğrenenin hazır bulunuşluğu arasında denge olması gerektiğini savunur.
  • Bireysel eğitimin çocuğun kendi hızında öğrenmesine olanak tanıdığına inanır.
  • Çocuklar çalışmaları gerçekleştirirken bir işlemin tamamlanması için gereken sırayı takip ederler, detaylara önem vermeyi öğrenirler; sıra bekleme, paylaşma ve sorumluluk kavramlarını geliştirirler
  • Çocuklar bir aşama üzerinde uzmanlaşmadan diğer aşamaya geçmezler. Böylece o yeti için gerekli uyarıları aldıklarından emin olunur ve çocuğa başarısızlık duygusu yaşatılmaz.
  • Montessori materyalleri “hazır çevre”de basitten karmaşığa doğru ve öncelik sırasına göre düzenlenmiştir. Her aktivite bir sonrakinin temelini oluşturur. Çocuklar ezber yerine mantık, deneyimleme ve tekrar ile öğrenir.
  • Çocuklar rahat bir ortamda hareket etme, seçme, tekrarlama, hissettiklerini ifade etme ve sosyalleşme konusunda özgürdür.
  • Montessori programlarında lider çocuktur;
  • Çocuklarımız kendi ritimlerini bulur, bağımsızdır, kendi kararlarını verir.
  • Uygulayıcının görevi rehberlik etmek, tarafsız olmak ve yardım etmektir.
  • Hazır çevre çocuğa en iyi zamanda en iyi materyalleri sunar.

Yazan ve Derleyen:

Funda Güngör Akpınar, Montessori Eğitmeni, Association Montessori Internationale
Özel Mutlu Panda Montessori Anaokulu Kurucusu

Çocuk Gelişim Uzmanınız Kidokit

İlginizi çekebilecek diğer İçerikler

Bebek Arabası

Bebek arabası seçerken ipuçları

Önemli Noktalar Bebek arabası, bebeğimiz ile gezilerimizi, alışverişlerimizi ve sorumluluklarımızı daha konforlu, rahat ve güvenli bir şekilde yapabilmemiz için gereklidir. Bebeğimizin ay/yaş aralığı, açılıp kapatma

Kar küresi yapımı

Kar kürelerini hazır almak yerine evde çocuklarla yapmaya ne dersiniz? Kar küresi yapımı oldukça basit. Hem yaparken hem de yaptıktan sonra oynayacağınız, dostlarınıza hediye edebileceğiniz

23. Hafta Hamilelik

23. HAFTA SİZDE OLUŞAN DEĞİŞİKLİKLER Artık gebelikte 23. hafta dönemine girdiniz. İlerleyen haftalarda bebeğinizin alanı bol olduğundan tekmeleme, yumruklama, omuz atma gibi değişik hareketleri birbirinden

Oyun oynayan çocuk

Bebeğinizin beyin gelişimi

Önemli Noktalar Bilişsel gelişim, düşünme ve kavrama sistemindeki gelişmelere verilen isimdir. Gözlemleri, dokunması, hissetmesi, duyması, koklaması gibi beş duyuya ait yaşadığı her bir deneyim beyninin

Annesiyle sarılan kız çocuğu

Yapıcı iletişim için ipuçları…

Önemli Noktalar Yapıcı iletişim tüm ebeveynlerin öğrenmesi gereken en önemli konulardan biridir. Yapıcı bir ilişki için öncelikle yapıcı iletişim gerekmektedir. Öncellikle çocuklarınızın çocuk olduğunu unutmayın.

38. Hafta Hamilelik

Artık gebelikte 38. hafta dönemine girdiniz. Evet, artık sınıra girmek üzeresiniz. Doğumların %75’i 38-42. gebelik haftaları arasında gerçekleşir. Yaklaşık %5 anne adayında doğum eylemi 42.

Babasının kucağında uyuyan bebek

Yenidoğan döneminde babanın rolü…

Önemli Noktalar Genelde bebeklerin ilk yılında ön planda olan kişi anne olsa da babaların da çok önemli rolleri vardır. Her şeyden önemlisi bebeğinizin anneyle olduğu

Gülay Kara

Dr. Gülay Kara

Dr. Gülay Kara 1991 yılında İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesinden mezun olmuştur, 1991-1996 yılları arasında aynı fakültenin Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalında Çocuk Sağlığı ve

Kidokit Logo

Uygulamamızla Tanıştınız mı?

Kidokit Logo

Uygulamamızla Tanıştınız mı?

QR Kodu Taratın.
Uygulamayı Hemen İndirin!