Merhaba! Kidokit’le haftalık buluşmamıza hoş geldiniz.
Bu haftaki yazımızla doğumdan sonraki ilk 6-8 haftalık dönemde yaşadıklarınızın sebeplerini anlamanıza yardımcı olmaya çalışacağız. Nitekim bu sebepleri bilirseniz hazırlanmanız ve bu dönemi en verimli şekilde geçirmeniz de mümkün olabilecektir diye düşünüyoruz. Bu döneme ilişkin olarak bazılarımız 40’ını çıkarmak deyimini kullanırız ki bu 40 gün yaklaşık altı haftalık döneme denk gelir. Bu ilk 6-8 haftalık döneme lohusalık dönemi denilir. Lohusalık dönemi aslında anne için rahim ve diğer pelvik organların doğumdan önceki durumlarına geri geldiği dönemin ismidir. Bu dönemi ayrıca “sembiyotik evre” olarak da tanımlamak mümkündür. Sembiyotik evre tanımı daha çok anne-bebek ilişkisine odaklanır. Doğum sonrasında annenin bebeğe, bebeğin ise anneye en çok ihtiyacı olduğu dönemi anlatır. Şimdi gelin bu dönemin özelliklerini biraz araştıralım.
Lohusalık İngilizce’de puerperium diye adlandırılır. “Puer” Latincede çocuk anlamına gelir, “puerpera” ise yeni doğum yapmış kişiye verilen isimdir. Bu dönem hem fiziksel hem de ruhsal açıdan bebek ve anne için çok önemli bir geçiş dönemidir. Şayet anne emzirmiyorsa doğumdan sonraki altı hafta içerisinde genellikle üreme fonksiyonları normale döner ve anne tekrar adet görmeye başlar. Rahmin eski büyüklüğüne dönmesi yaklaşık 16 gün almaktadır. Rahmi tutan dokuların tekrar elastikiyetlerini kazanmaları ise daha uzun sürer. Bu yüzden bu dönemde cinsel ilişki, araba kullanmak vb. bazı aktivitelerin yapılmaması önerilmektedir. Lohusalık dönemi aynı zamanda emzirmeye başlanan, uykusuzluk, iyi anne olabilme çabaları, dışarıdan gelen baskıların yoğun olabildiği ve en önemlisi de hormonal düzeyin değiştiği bir dönem olduğu için duygusal çalkantıların da çok yaşandığı bir dönemdir. Genelde iyi hisseden anneler bile ara ara kendilerini çok kötü ya da üzgün hissedebilir ya da durup dururken ağlamaya başlayabilirler. İstatistikler lohusaların yaklaşık %70-80’inde lohusalık üzüntüsü, %10-13’ünde ise lohusalık depresyonu görüldüğünü göstermektedir. En önemlisi eğer benzer şekilde çalkantılar yaşarsanız bunun normal olduğunu bilmenizdir. Ancak üzüntü ve endişelerden kurtulamıyor ve depresyona girdiğinizi düşünüyorsanız bir uzman yardımı almanız bu dönemde çok önemlidir. Kendinizi çok kötü hissediyorsanız kulaktan dolma tavsiyeler ya da arkadaş yönlendirmeleriyle antidepresan almamanız ve mutlaka uzman bir yardım eline ulaşmanız çok önemlidir.
Kidokit olarak lohusalık dönemini daha rahat atlatabilmeniz için bazı önerilerimiz var. Bunlara ulaşmak için “Lohusalık dönemine ilişkin ipuçlarımız” isimli makalemizi okuyabilirsiniz. www.kidokit.com adresinde de bebeğinizi yetiştirirken size destek olacak onlarca farklı uzmanın makalelerine ulaşabilirsiniz.
Bu haftayı çoğunlukla size ayırmış olduk. Size veda etmeden önce çok kısa da olsa bir de bebeğinizin cildinin bakımına ve bebek ağlamalarına değinmek istiyoruz.
Bebeğinizin bakımı…
Bebeğinizin cildi oldukça ince ve hassastır ve özel bakım gerektirmektedir. Öncelikle her zaman temiz ve kuru olmasına özen göstermeniz gerekir. Bebeğinizin altını sık değiştirmeniz, nemli kalmamasına özen göstermeniz ve bebekler için üretilen (kimyasal içermeyen) kremlerden kullanmanız faydalı olur. Şayet bebeğinizin cildi çok kuru ise banyodan sonra iyice kurulayıp yine bir nemlendirici krem ya da yağ sürmeniz faydalı olabilir. İçine doğal lavanta yağı katılmış zeytinyağı bu amaçla kullanılabilecek en doğal ve güzel yağlardandır. Pek çok ürün kimyasal maddeler içerebildiğinden bebeğinizi yıkarken sadece su kullanmanız yeterli olacaktır. Bebeğinizi yıkadıktan sonra yapacağınız masaj hem sizin hem de bebeğinizin rahatlaması için harika bir fırsattır. Kısık sesle dinlendirici bir müzik açın, odanın temiz ve havadar olduğuna emin olun ve bebeğinize güzel bir masaj yapın. Masajını yaparken mutlaka göz teması kurun ve onunla güzel güzel konuşun. Kidokit uygulamamızda banyo ve masaj yaparken nelere dikkat edebileceğinize ilişkin uzman videolarını bulabilirsiniz.
Sizlere daha sonra detaylı olarak anlatacağımız ve bizlerin de oldukça beğendiği Pikler Pedagojisi’nde en fazla üzerinde durulan konu bebeğinizle birebir geçirdiğiniz yemek, alt değişimi, giyinme, banyo ve masaj gibi zamanlarda onunla kurduğunuz ilişkinin önemidir. Aynı zamanda bir doktor olan Pikler bebeğiniz için yapabileceğiniz en güzel şeyin onun kendi ritmini bulmasını sağlamanız olduğunu söylemektedir. Bunu gerçekleştirirken bebeğinizi hazır olmadığı hiçbir harekete zorlamamanız ve yönlendirmemeniz gerekir. Dr. Pikler, onunla kuracağınız sıcak ilişkiye çok önem vermeniz gerektiğini düşünmektedir. Bebeğinizle tensel temasın da yoğun olduğu onu temizlediğiniz ve masaj yaptığınız anlar bu yönden çok çok değerlidir.
Bebeğiniz çok mu ağlıyor?
Bebeğiniz henüz konuşamadığından ağlamak sizlerle kurduğu ilk iletişim yöntemidir. Eğer bebeğinizi iyi gözlemlerseniz bir süre sonra hangi ağlamanın neyin habercisi olduğunu da anlamaya başlarsınız. Bebeğiniz acıktı mı, gazı mı var, altının mı değişmesi gerekiyor vb. hepsi bir ağlama sebebi olabilir. Kidokit uygulamamızdan bebek masajı videolarını izlemeyi unutmayınız. Bebeğinize bazen güzel bir masaj yapmak onu hem sakinleştirir hem de sevginizi hissetmesini sağlar.
Kolik olma ihtimali!
Bebeğiniz en az üç hafta boyunca haftada en az üç gün ve her seferinde (özellikle de akşamüstü saatlerinde) üç saatten fazla ağlıyorsa kolik olma ihtimali yüksektir. Kolik olduğunda görülen ağlama krizlerinde bebekler çığlıklar atabilir, bacaklarını kendine çekip uzatabilir ya da vücudunu yay gibi geriye doğru uzatabilir. Maalesef koliğin sebepleri tam olarak bilinmemektedir. Ancak cesaretlendirici bir haber geçici olduğunun bilinmesidir. Kolik problemlerinin yaklaşık %65’i üçüncü ayın; %90’ı ise dördüncü ayın sonunda yok olmaktadır. Kolik ile ilgili yazılarımıza www.kidokit internet sitemizden ulaşabilirsiniz.
Hem bebeğiniz hem de sizin için çok sağlıklı bir hafta olmasını dileriz.